Sabah gözünü açar açmaz garip bir şeyler olacağının farkına varmıştı belki de Brian. Havanın sıcaklığı henüz yatağından kalktığında onu karşılamıştı. Sıkıntı ile sıcaktan yakınarak t-shirt'ünü çıkardı ve yatağa attı. Sandığında kıyafetlerini ararken içine ufak da olsa bir neşe doğdu. Bugün Hogsmeade gezisi vardı ve arkadaşları ile takılabilir, daha önemsiz fakat daha zevklisi kızlar ile takılabilirdi. Sandıktan el yordamı ile iyi görünümlü bir kot pantolon çıkarıp giymişti. Bir de New York'dan aldığı üzerinde elektro gitar işareti bulunan bir t-shirt bulunca bugünün kötü geçeceğine dair içindeki hisler değişti. Kötü geçeceği yoktu fakat biraz garip geçeceği kesinleşmişti. Bileğine biraz acı veren eski saatini taktıktan sonra ortak salondan ayrıldı. Henüz Hart ikizlerin uyanmayacağını bildiği için onlardan önce gitmeyi planlıyordu. Giriş salonuna indiğinde herkes toplanmıştı bile. Erkenden temiz havaya çıkabilmek için sıraya girdi. Yavaş yavaş arkasında toplanan insan yığınından bakmak bile zorlaşmıştı. İkizleri burada göremeyeceğini biliyordu zaten. Filch'in zorlu aramalarından sonra kapıdan çıktı ve temiz havayı tattı. Herkes Hogsmeade'de bir yerlere dağılıyordu. O ise üç süpürgeye gidip, bir kaymak birası ile birkaç kızla bakışmak istiyordu. Kaymak birasının parasını verirken masasına oturdu. Birkaç dakika bir kız ile bakıştıktan sonra tam masasına gidecekti ki kendi masasına iki kız geldi. Brian gülümseyerek "Hiç kalkmayacaksınız sanmıştım." dedi. Karşısında Harmony ve Kat duruyordu.

Hodsmeade gezisi! Kathleen'in dersler başladığından beri aklını meşgul eden yegane etkinlik. Hogwarts'a dönüş yolculuğu boyunca trende bu senenin ne kadar harika olacağını anlatıp durmuştu Kathleen ikiz kardeşi Harmony'e. Dersler başladığında ise "gezi tarihi belli mi?" "gezi olmayacak mı?" "gezi hakkında bir şey duydun mu?" sorularıyla kafasını şişirmişti Harmony'nin. Normalde de pek uykucu değildi, tamam, bazen uykusu on iki saati geçebiliyordu ama bu sabah değil. Herkesten önce kalkıp duş almıştı. Üzerine kırmızı bir elbise, rahat siyah çizmeler giymiş bir de hırka almıştı. Saçlarını özenle arkadan minik bir tokayla tutturduktan sonra dudaklarını elbisesiyle aynı renkte bir rujla renklendirdi. Hazırdı.

"Biraz daha oyalanırsan geziye geç kalacağız!" Harmony onu duymuyor ya da duymak istemiyor gibiydi zira uykusuna bir süre daha devam etti. Sonunda kardeşi uyandığında yatağının üzerine bağdaş kurup hazırlanmasını izledi. Bir yandan elinin altındaki Hunter'ın boynunu kaşıyordu. "Harmony Hart ne zaman dakik oldu ki, değil mi Hunter?" Pis pis gülerek ikizinin yalandan surat asmasına izin verdi. "Bu sefer başımızı belaya sokmamalıyız," İki kardeş aynı anda güldüler. Anılarını çok az kişi biliyordu, zaten öyle olmasa ciddi cezalar alabilirlerdi. Köye vardıklarında Kathleen ikiziyle uyuyamadıklarında şöminenin başında geçirdikleri geceler için Zonko'nun Şaka Dükkanı'ndan patlayan pişti ve kendi kendini karan oyun kartları almak istiyordu. Ne var ki Harmony tam da beklediği gibi, önlerinde Brian belirdiği anda koluna yapışmıştı. "Tanrım, Monie! Yeter artık! Bara gidip Brian ile uğraşmak istemiyorum. Onunla yeterince uğraşıyoruz zaten, okulda, aile yemeklerinde, her yerde!" Harmony onu duymuyor gibiydi. Sadece Brian'ı sinirlendirmenin eğlencesiyle ilgili bir şeyler geveledi, Katie gözlerini devirdi. İçeri girdiklerinde etrafına bakınmadı bile, Harmony'i takip etmesi yeterdi. Aslında Üç Süpürge fena fikir değildi. Kaymak birasını özlemişti Kathleen. "Hiç kalkmayacaksınız sanmıştım." "Benim hatam!" Harmony Brian'ın yanına otururken genç cadı karşılarında pis pis sırıtıyordu. Brian ve Harmony arasında ki şey... Yani tanımlayamadıkları şey. Katie bu konuda şimdiye dek bir şey söylememişti ama bu tür olaylar olduğunda, yani Harmony Brian'ı kızlardan kıskandığında, Katie onlarla alay etmeden duramıyordu. "Ee, ne içiyoruz?" İkisi de ona bakıyordu şimdi. Katie tekrar gözlerini devirdi, omuz silkti. "Şöyle boş boş bakmayın, birer morina balığına benziyorsunuz! Üç Süpürge demek kaymak birası demek." Cümlesini bitirir bitirmez tezgahın arkasındaki cadıya istediklerine dair bir işaret çaktı. Sonra Brian'a döndü. Yüzünde muzır bir ifade vardı. "Ee, Brian. Kızlarla aran nasıl son zamanlarda?" Bu soruyu tabii ki Harmony için sormuştu, ikisi de bunu anlarmıydı bilmiyordu gerçi.

kod:

"Benim hatam!" Harmony yanına otururken hafif ama hoş parfümü fark etmekten kendini alıkoyamadı. Daha da neşeli bir ses ile "Ee, ne içiyoruz?" dedi. Kat'in dalga geçme sırası gelmişti. Sırıtarak "Şöyle boş boş bakmayın, birer morina balığına benziyorsunuz! Üç Süpürge demek kaymak birası demek." Brian sırıtarak kaymak birasını gösterdi. Kat bara doğru iki kaymak birası işareti yaparken bir taraftan da Brian'ı sıkıştırmaya çalışıyordu. "Ee, Brian. Kızlarla aran nasıl son zamanlarda?"

Fakat Brian'ın sıkışacak bir durumu yoktu. Gayet rahat bir şekilde gülümseyerek karşılık verdi. "Aslında siz iki kardeş bugün bana biraz izin verirseniz bir randevum var." İki kızda hiç şaşırmışa benzemiyordu. Brian ne zaman Hogsmeade'e yalnız çıktığını anımsamaya çalıştı. Düşünmesine gerek olmadığını anlaması için biraz zaman geçti. Çünkü Brian hiç bir zaman yalnız gelmemişti bu güzel kasabaya. Zonko'nun şaka dükkanında iken kızı güldürür ve öperdi. Balyumrukta önce şekerlerin sonra kızın dudaklarının tadına bakardı. Madam Puddifoot'un Çay Dükkanında ise çaba harcamasına gerek kalmazdı. Oraya gelen kızlar bunu yapmak için gelirdi zaten. Şimdi ki kızı ise üç süpürgede biraz ateş viskisinin tadına baktıracaktı. Uzun düşüncelerini sanki ikiside duyuyor gibi hissetti ve bunlardan kurtuldu. Tam bu sırada Kat'in sorusu onu biraz tedirgin etti. "Umarım şuradaki kız ile çıkmayacaksındır. Fazla kolay lokma gözüküyor." Brian'ın dikkati geldiğinden beri ona bakan kıza çevrildi. Gülümsemesini yüzüne koyarak "Kolay ya da değil farketmez fakat kriterleri benim için biraz düşük." Kaymak birasından koca bir yudum daha aldı ve bir kez daha bu içeceği ne kadar özleyeceğini hatırladı.