AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Gece Kaçamağı

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Frances Jouvet



Mesaj Sayısı : 263

Gece Kaçamağı Empty
MesajKonu: Gece Kaçamağı   Gece Kaçamağı EmptySalı Ocak 15, 2013 1:30 am

Frances Jouvet & Audrey Bonnaire



    “Altı üstü bir akşam yemeği Frances, hem sen Audrey’i sevmez misin?” yaşları birbirine yakın iki genç kız konuşuyorlardı, biri oldukça memnuniyetsiz bir şekilde hazırlanırken diğeri Paris’in tüm görkemini gözler önüne seren büyük bir pencerenin önünde oturuyordu. “Audrey’i elbette seviyorum fakat bu akşam için başka planlarım vardı.” elbisesinin iplerini bağlamaya çalışıyordu bunları söylerken, “Aşk ve Gurur için ayırmıştım bu gecemi.” Pencerenin kenarında oturmakta olan kız gözlerini devirdi, “Ah senin bu okuma aşkın.” diyerek ayağa kalktı ve odadan çıktı. Frances’ın ise bir an önce hazırlanıp annesi ve babasının istediği saatte, yaklaşık yarım saat sonra, akşam yemeğine gitmek üzere onları bekliyor olması gerekliydi.

    Jouvet ailesinde Frances her istediğini elde ederek büyümüş olmasına rağmen, yemek davetlerinden asla paçayı sıyıramazdı. Babasının özel bir ilgisi vardı bu davetlere, eğer ki Jane’in zamanında yaşıyor olsalardı Frances bu davetleri pek seveceğine emindi fakat her ne kadar kitaplarda anlatılan tutkulu aşklardan istiyor olsa da genç kız bunu yemek davetlerinde bulamayacağına emindi. Elbisesinin iplerini bağlamayı tamamladıktan sonra aynada son bir kez baktı kendine, sade günlük yalnızca yanlarında siyah ipleri olan kırmızı bir elbise ve siyah botlar giyinmişti. Çenesine kadar inen siyah saçları, bukle bukleydiler ve her kız gibi Frances’da kendisini gerçekten güzel buluyordu, hiç dile getirmese de. Sırt çantasının içine kitaplarını koydu, Audrey ile kitaplar hakkında konuşabilirdi. Hatta bu gece dışarı çıkmak istiyordu, ailelerini ikna edebilirlerse eğer, bir tepeye çıkıp Paris’in görkemini izlerken kitap okuyup onlar hakkında konuşabilirlerdi. Bu Frances’ın dünya üzerinde neredeyse en çok zevk aldığı şeydi, kitap okumak ve yorumlamak.


    “Ben hazırım.” Babasının önünde hafifçe eğilerek selam verdi ve sırıttı. Bu eski aile geleneklerinin kendi zamanlarına kadar gelmiş olmasına seviniyordu. Aynı kitaplardaki gibi bir ilişkisi vardı ailesi ile, saygılı ve mesafeli; sevgi her zaman içinizde saklanması gereken bir duyguydu. Annesi ve babası önden kapıdan çıkarken kuzeni Frances’e ceketini uzattı, gidecekleri yer hemen yan taraflarındaki ev olmasına rağmen kış yüzünü göstermeye başlamıştı. Dördü evden çıktıktan sonra kapı arkalarından kapandı ve ışıklar söndü. İçerisi pek ihtişamlı olmasa da dışarıdan bakıldığında ufak bir sarayı andıran ev karanlığa gömülmüştü tamamen.

    Küçük adımlarla ile Bonnaire’lara ilerlerken kızın aklında Mr. Darcy vardı. Bir erkek nasıl oluyordu da hem bu kadar mükemmel olurken hem de bu kadar kusurlu olabiliyordu. Evet, ikisi bir arada olamazdı fakat olmuştu işte. Mr. Darcy kelimenin tam anlamı ile mükemmel bir erkek iken öte yandan düşüncelerini dile getiriş biçimi veya insanlara bakış açısı ile tamamen defolu bir erkekti. Yine de kitaptaki kızın düştüğü gibi sizde düşüyordunuz aşka. Kimsenin fark etmeyeceği bir şekilde başını salladı, kitap karakterlerini sevmek istemiyordu. Düzgün bir aşk istiyordu sadece, satırlarda değil de kalbinde olan. Kuzeni Frances’ın aklında geçenleri anlamışçasına,
    “Evet, sadece kitaplarda olur. Hayal âleminden çık yani.” diyerek elini havaya kaldırıp sanki bir çanı çalıyormuş gibi yaptı. Hep böyleydi, Frances ile de bu yüzden asla anlaşamamışlardı ya. “Benim âlemim benim hayallerim seni ilgilendirmez.” adımlarını hızlandırdı, biraz önlerinde yürüyen annesi ve babasını geçtikten sonra eve giren ilk kişi Frances oldu.

    Ne kalabalık ne de çok az kişi vardı yemekte. Küçüklüğünden beri sürekli gördüğü aileler, büyücülerin ve cadıların birbiri ile etkileşimde olmasına inanan bir grup akılsızdan başka bir şey değillerdi. Frances genelde onlarla sohbet etmemeyi tercih ederdi, bu akşam da olduğu gibi. Yemeğin hazır olduğunu bildirmeleri ile herkes masaya yerleşti. Frances sıkılmıyordu, sadece zamanının boşa gittiğini düşünüyordu. Yanı başında oturan Audrey’e döndü, yemekler yavaş yavaş servis edilmeye başlandığında,
    “Okul kapandığından beri görüşemedik. Nasılsın?” dedi hafifçe sırıtarak, okul daha yeni kapanmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Bonnaire



Mesaj Sayısı : 46
Gerçek Adı : Tuğçe.
Yaş : 29

Gece Kaçamağı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Kaçamağı   Gece Kaçamağı EmptySalı Ocak 15, 2013 11:47 pm

    Karanlık, günün omuzlarına çökerken son hazırlıklar tamamlanıyordu Bonnaire malikânesinde. Aileye hizmet veren 5 ev cini ve diğer hizmetkârlar beklenen misafirin onuruna yaraşır bir sofra hazırlayabilmek için uğraşıyorlardı. Misafirin dört kişilik Jouvet ailesi ve Audrey’in teyzesi ile eniştesinden ibaret olduğu düşünüldüğünde çok abartılı bir hazırlıktı bu. Mutfağın önünden geçerken hazırlanan yemeklerin küçük çaplı bir orduya rahatlıkla yetebileceğini düşündü kız. “Audrey, tatlım! Üzerini değiştirmeyi düşünmüyor musun?” Fiziksel anlamda adeta bir kopyası olduğu annesinin iri yeşil gözlerinin üzerinde gezinmesini seyretti genç cadı. Kendisi de istemsiz bir şekilde açık pembe elbisesine baktı. Aslına bakarsanız bu Audrey’in üzerini değiştirmiş haliydi. Bu elbiseyi severdi ve böyle bir gece için uygun olduğunu düşünmüştü. Ancak görünen o ki annesi onunla aynı fikirde değildi. “Ben de şimdi değiştirmeye gidiyordum.” Hiçbir zaman asi bir kız olamamıştı Audrey, özellikle annesine karşı. O kadar mükemmeliyetçi bir kadındı ki onun adının geçtiği her yer ve her şey kusursuz olmalıydı. Haliyle buna kızı da dâhildi. Kimi zaman bundan sıkıldığını düşünse de asla dile getirmiyor, kendine bile durumu itiraf etmekten çekiniyordu Audrey. İçinde bulunduğu aile, taşıdığı soy ad bunları gerektiriyordu. Hızlı adımlarla merdivenleri tırmanmaya başladı.

    Her zamankinden çok daha toplu ve düzenli olan odasına girer girmez dolabının önüne attı kendini. Özenle ütülenmiş elbiselerinin asıldığı askıyı karıştırmaya başladı. Yeni birkaç elbisenin alınmış olduğunu fark etmesi de ancak böyle oldu. Muhtemelen böyle günlerde giymesi için almıştı annesi. Aralarından soluk yeşil renkli olanı seçip çıkardı. Hızlı bir şekilde çıkarıp ortalıkta görünmeyecek bir yere kaldırdı pembe elbisesini. Sonra üzerine tam oturan yeni elbisesini incelemek için aynanın karşısına geçti. Yeşil renk gözlerinin daha çok ön plana çıkmasını sağlamıştı. Annesi her zamanki gibi haklı çıkmıştı, Audrey kesinlikle daha iyi görünüyordu. Aynadaki görüntüsüne ne kadar süredir bakıyor olduğunu bilmiyordu kız ama aşağıdan gelen sesleri duyduğunda aceleyle terk etmek zorunda kalmıştı odasını. Giriş holüne geldiğinde annesinin, teyzesi ve eniştesini karşılamakta olduğunu gördü. O da aynı şekilde uzaktan düz bir gülümsemeyle karşıladı gelenleri. Jouvet ailesi de çok geçmeden belirmişti kapıda. Herkesten önce içeri giren Frances’i gördüğünde gülümsemesi biraz daha genişledi genç cadının. Beklenen herkesin gelmesiyle nihayet yemek faslına geçebilmişlerdi. Enfes yemek kokuları salonu doldururken yanına oturan arkadaşına döndü genç cadı.
    “Evde olmak güzel,” dedi yüzünde geniş bir sırıtışla.

    Dolup boşalan tabaklar arasında tıpkı diğer aile üyeleri gibi hararetli bir konuşmaya dalmıştı iki genç cadı. Bu sıkıcı yetişkin kalabalığından sıyrılıp dışarı çıkma fikri de bu konuşma sırasında atılmıştı ortaya. Annesinin böyle bir şeye izin vermeyeceğini elbette biliyordu Audrey. Ama şansını denemekten zarar gelmeyeceğini düşünerek fazla dikkat çekmemeye çalışarak kalktı oturduğu sandalyeden. Birkaç kişi solunda oturmakta olan annesinin yanına sıvışıp kulağına doğru eğildi. En şirin ses tonunu kullanmaya çalıştıysa da daha cümlesini tamamlayamadan kesin bir dille geri çevrilmişti. Israr etse de bir faydası olmayacağını bildiğinden gerisin geri yerine döndü.
    “Odama çıkmaya ne dersin?” Dışarı çıkmak kadar çekici olmasa da daha iyi bir fikri yoktu Audrey’in. Anlaşılan Frances öyle düşünmüyordu. Sinsi planlar yaptığında yüzünde beliren o kurnaz gülümsemeyle bakıyordu yine kız.

    ...

    “Bence bu hiç iyi bir fikir değil. Geri dönmeliyiz.” Zifiri karanlığa gömülmüş sokakta yürürlerken sürekli arkasına bakmaktan kendini alamıyordu genç cadı. Frances’in sinsi planına uyup ailelerini atlatarak kaçmışlardı dışarıya. Güya her zaman gittikleri tepeye gideceklerdi ancak karanlığın etkisinden olacak şimdiye varmış olmaları gereken yerin yakınında bile değillerdi. Kayboldukları gerçeğini henüz kabul etmeyen ikili ismini bile bilmedikleri sokaklarda gezinip duruyorlardı. Kendisine oranla daha cesur duran arkadaşının koluna girdi kız. Bu şeyin sonu hiç iyi olmayacaktı ama annesine karşı gelmiş olmanın verdiği hazzı da inkâr edemezdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Frances Jouvet



Mesaj Sayısı : 263

Gece Kaçamağı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Kaçamağı   Gece Kaçamağı EmptyÇarş. Ocak 16, 2013 5:02 pm

    Ailenin sözlerini dinlememek Frances ve Audrey’in yaşındaki çocuklar için pek de değişik bir şey sayılmazdı. Frances’ın karakteri Audrey’inkine göre daha baskın olduğu için Audrey’i dışarıya çıkmaya o ikna etmişti ve şu anda içinde bulundukları durumda içten içe kendini suçladığı için geri dönmeyi reddediyordu. Her gün gittikleri yeri bulmak konusunda ne kadar sıkıntı çekebilirlerdi ki sonuçta? Ay sokağın eski taşlarını aydınlatırken arka cebindeki asası, kullanamayacak olsa da, kızın kendini güvende hissetmesini sağlıyordu. “Buraya nasıl geldiğimizi bilmiyorum, geri dönmek mi yoksa devam etmek mi mantıklı olur bunu kestiremiyorum.” gerçekten de o kadar çok sokak geçmiş, sağa sola sapmışlardı ki hangi yöne doğru ilerlediklerini bile bilmiyordu Frances.

    Kol kola bir sokak daha döndüklerinde ana caddeye çıkabilmişlerdi, rahat ve derin bir nefes aldı Frances. Gece vakti şehrin arka sokakları güvenli değildi, başlarına herhangi bir şey gelmeden oradan çıkabilmiş olmaları büyük şanstı. Şimdi şanslarının devam etmesine umarak evdekiler farkına varmadan ve bir belaya karışmadan eve dönmeleri gerekiyordu.
    “Neredeyiz acaba?” cevabını beklemeden yolun karşısındaki barlara doğru ilerledi, Muggle sokaklarından birinde oldukları aşikârdı, kapılarda güvenlik görevlilerinin yanı sıra kendilerinden birkaç yaş büyük gençlerin oluşturduğu kalabalık vardı. Frances’ın aklından geçenleri anlamış olacak ki Audrey arkasından gelerek kolunu kavradı Frances’ın “İyi bir fikir değil Frances. Hem yaşlarımız tutmuyor.” İlk cümlesinde değil de ikinci cümlesinde ne yazık ki haklıydı Audrey. Omuzlarını düşürdü Frances, barlardan hoşlanmazdı fakat bu gece canı, buraya kadar gelmişken, gençlerin nasıl eğlendiğini görmek istemişti. Kitaplar dışındaki dünyanın kapılarının arkasında ne olduğunu görmek bu gece ilgisini çekiyordu. “Belki birilerinden bizi içeri sokmasını isteyebiliriz.” başıyla kaldırımın az ilerisinde durmakta olan gençleri işaret ediyordu. Dört kişilerdi, hepsi Frances ve Audrey’den beş-altı yaş büyük gözüküyordu ve onlarla konuşmak kesinlikle iyi bir fikir değildi, Audrey’in itiraz veya onay için herhangi bir cümlesini beklemeden kızın kendini tutan elinden kurtuldu ve yüzünde geniş bir o kadar da yapmacık bir gülümseme ile çocuklara yaklaştı.

    Çocukların birkaçı kör kütük sarhoş olmasına rağmen bir tanesinin kafası oldukça ayık gözüküyordu. Frances direk olarak ona yöneldi, Hogwarts’da kendinden emin bir şekilde ona buna çatmak, tartışmak, emirler yağdırmak kolaydı fakat cebinde kullanamayacağın bir asan ve karşında senden hem yaşça hem fizik olarak büyük birilerine karşı konuşmak Frances için bile son derece zor bir eylemdi. Ne yapacağını bilemez bir şekilde gözlerini açmış çocuğa öylece bakıyordu, komik bir film karesi çıkardı bu sahneden ki devamı da trajikomikti. Çocuk Frances’ın kendine baktığını fark etmiş, o da gözlerini kıza dikmişti. Önce baştan aşağı Frances’ı ardından Audrey’i süzdü. Normal sayılmayacak bir kahkaha attığında neye güldüğünü bile bilmeyen arkadaşları da ona katılarak gürültüyü ikiye katladılar,
    “Bakın burada annelerinden süt almayı unutmuş iki ufaklık var.” çocuklar tekrar kahkaha atmaya başladılar, durum sinir bozucu olmaya başlamıştı Frances ellerini sıktı. Mugglelara karşı Muggle gibi davranmak zorundalardı, elinde olsa tüm Muggle ve bulanıkları ortadan kaldıracak olan Frances bir Muggle tarafından böyle aşağılanmayı kaldıramazdı. “Benimle düzgün konuş!” bu işin sonunun nereye varacağını bilmiyordu Frances fakat düzgün bir yere gitmeyeceğini fazlasıyla açıktı. Gençler bir kere daha kahkahalara boğuldular.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Bonnaire



Mesaj Sayısı : 46
Gerçek Adı : Tuğçe.
Yaş : 29

Gece Kaçamağı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Kaçamağı   Gece Kaçamağı EmptyÇarş. Ocak 16, 2013 6:38 pm

    Korktuğu şeylerin bir bir başına geldiğini söylemek hiç de yanlış olmazdı. Nerede olduklarına dair Frances’in de en ufak bir fikri olmadığını anladığında kayboldukları resmileşmiş bir karar halini almıştı. Issız sokakları geçip daha kalabalık bir caddeye çıktıklarında biraz olsun rahatlamıştı Audrey. Ama etrafını biraz daha incelediğinde şehrin muggle bölümüne geldiklerini anlamıştı. Düşündüğünden çok daha uzun süredir yürüyor olmalılardı. Issız sokaklarda olduklarından çok daha fazla tehlikedeydiler şimdi. Her şeyden önce Audrey şehrin bu tarafına daha önce hiç gelmemişti. Nasıl geri dönecekleri hakkında en ufak bir fikri yoktu ve yoldan geçen her hangi birine soramayacakları da aşikârdı. Daha kötüsü Frances’in çok daha başka planlarının olmasıydı. Kızın yolun karşısındaki bara ve genç kalabalığa bakışlarından hiç hoşlanmamıştı Audrey. Sadece bakmakla yetinmeyip o yöne doğru ilerlemeye başladığında ise duruma el atması gerektiğini anlamıştı cadı. “İyi bir fikir değil Frances. Hem yaşlarımız tutmuyor.” Elbette bunlar yeterli bahaneler değildi onun için. Bir kez bir şeyi yapmaya karar verdi mi kızı döndürmeniz zor olurdu. Audrey özellikle bu konuda hiç başarılı sayılmazdı. Bir korku filmi izler gibi izledi arkadaşının yolun karşısına geçişini. Birkaç saniyeden fazla yalnız kalmaktan korktuğu için hemen kızın peşi sıra ilerledi.

    Frances’in yanlarına doğru ilerlemekte olduğu bir grup serseriyi endişeli bakışlarıyla süzdü. Ne yapmaya çalışıyordu bu kız? Çocukların sarhoş oldukları gün gibi ortadaydı ve mugglelar özellikle sarhoş olduklarında bir köpek sürüsünden farklı olmazlardı. Onlardan tiksindiğini bakışlarına yansıtmaktan kendini alamadı genç cadı. Bu kadar savunmasız bir şekilde karşılarında durmaktan hoşlanmıyordu. Okul dışında büyü yapmanın yasak olmasının ne kadar aptalca bir kural olduğunu düşündü bir kez daha. Tam da şimdi asalarının yardımı hiç de fena olmazdı. Diğerlerine göre daha ayık görünen bir muggle kahkahalarının arasında Audrey’in midesinin daha çok bulanmasına neden olacak şeyler söylemeye başlamıştı. Karşısında duranların kimler olduğunu bilse yine bu kadar keyifli olabilir miydi acaba çocuk? Tabi bu durumda bunu asla bilemeyecek olması onun şansıydı. Her ne kadar sinirlenmiş olsa da Frances’in sert çıkışını onaylamıyordu Audrey.
    “Yoksa?” Çocuğun karanlıkta bile parlayan mavi gözlerindeki tehlikeyi çok net görebiliyordu kız. Bu sokak köpeklerini başlarına daha fazla bela etmeye hiç niyeti yoktu. “Bırak şunları, hadi.” Bu kez daha sıkı bir şekilde kavradı arkadaşının kolunu ve çekiştirerek cadde üzerinde ilerlemeye başladı. Öylece dönüp gitmek Frances’in hiç hoşuna gitmiyordu elbette ama başka çareleri olmadığını o da kabullenmeliydi. Zaten çok geçmeden yürüyüp gitmenin tam anlamıyla bir çözüm olmadığını fark etmişlerdi. Sarhoş muggle sürüsü tarafından takip ediliyorlardı.

    “Bir bunlar eksikti.” “Şu sokaktan ilerleyelim.” İkiletmeden takıldı arkadaşının peşine. İki kız adeta koşar adımlarla ilerliyorlardı şimdi. Öyle karanlık bir sokağa sapmışlardı ki neredeyse adım attığı yeri göremiyordu Audrey. Daha çok kaybolacakları kesindi ama peşlerindekilerden saklanmak için ideal bir yer olabilirdi. Daha bu düşünceler kendini rahatlatmak için yeterli olamamışken aniden olduğu yerde kalakaldı genç cadı. Frances de onu fark edince duraksamıştı. Ne var der gibi bakıyordu kız. “Şuna bak,” demekle yetindi Audrey başıyla tam karşılarını işaret ederek. Daha koyu bir karanlık vardı tam karşılarında. Çıkmaz sokağa girmişlerdi. Arkasına bakmaya korkuyordu kız ama oluşan sessizlikte kendilerine doğru yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Frances Jouvet



Mesaj Sayısı : 263

Gece Kaçamağı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Kaçamağı   Gece Kaçamağı EmptyÇarş. Ocak 16, 2013 9:15 pm

    Çıkmaz sokağa girdiklerini fark ettiğinde, bir anlığına hiçbir şey düşünemeyecek kadar afalladı. Başlarına bu belayı kesinlikle Frances sarmıştı ve şu an nasıl kurtulacakları konusunda en ufak bir fikri yoktu. Muggleların içtiklerinde zaten yok sayılacak kadar küçük olan beyinlerinin tamamen yok olduğu konusunda ikisinin de şüphesi yoktu. Eğer mecbur kalırsa, kuralları delip asasını kullanmak zorunda kalacaktı, bunu düşünmek bile korkmasına sebep oldu. Bir çeşit açıklamak zorunda kalma korkusu idi aslında bu, eğer sırf bu yüzden Hogwarts’dan atılırsa bunu ailesine nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Belki de çok büyük bir suç değildi bu fakat Hogwarts son zamanlarda kurallarını o kadar sıkılaştırmıştı ki adım atarken düşünür hale gelmişti öğrenciler. Zor bir dönemden geçiyorlardı. Keşke babamı dinleyip bale derslerimin arasına birkaç dövüş ekleseydim, diye düşündü. Düşüncesi suratına bir gülümsemenin yayılmasına sebep oldu. Böyle bir durumda bile gülümsüyor olabilmesine kendisi bile şaşırmıştı. Yaşıtlarına göre biraz iri olmasının verdiği özgüven ile dört kişi ile baş edebilir miydi, emin değildi fakat içlerinden ikisinin aşırı derecede sarhoş olduğu göz önüne alındığı takdirde belki de kızların çocuklara karşı bir şansı olurdu.

    Karanlığın içinden çocukların adımları yaklaşırken artık o rahatsız edici kahkahaları da duyulmaya başlamıştı, tam olarak ne konuştuklarını anlayamıyordu Frances fakat kendileri hakkında pek de iç açıcı olmayan bir sohbet olduğunu kavrayabilmişti birkaç anladığı kelime ile. Duvarın kenarında duran teneke çöp kovalarının üzerinde bir tane sanki bir ağaçtan kesilmiş gibi duran sopa çarptı gözüne. Hızlıca eline aldı ve Audrey’e uzattı, ellerinde hiçbir şey olmamasından iyiydi en azından. Çocuklar kızların olduğu yere vardıklarında başta konuşan ve kafası ayık gibi duran çocuk sırıtarak Frances’ın üzerine doğru yürüdü,
    “Ana yolda kalmanız daha doğru olurdu sanırım değil mi? Ya da en başından yataklarınızda kalmanız.” başından beri gülmek dışında bir şey yapmayan diğerlerinin kahkahası yeniden karanlık sokağı doldurdu, birisi Audrey’e doğru hamle yaptığında Frances önüne atıldı, “Bir adım daha atmayın.” Audrey elindeki tahta parçasını sımsıkı tutmuş, iki kızda korku dolu gözlerle çocukları izliyorlardı. Frances’ın atılmasına çocuklardan gelen tek tepki yine gülmek olmuştu ve bu artık sinir bozucu bir hal alıyordu. Sihir Bakanlığı’nın anlamsız kuralları yüzünden bir grup Muggle tarafından rahatsız ediliyorlardı. Kendine olan kızgınlığı ile beraber çocuklara olan öfkesi de artıyordu. Çocuk Frances’ı kolunda tutup Audrey’in yanından çekerek duvara dayadı.

    Göz ucuyla Audrey’e baktı Frances, Audrey’de ona bakıyordu. Kafasını hafifçe diğer tarafa doğru salladı. Ne demek istediğini anlamasını umuyordu, Audrey’den gözlerini kapatıp açarak onay aldığında hızlı bir hamle ile çocuğu hemen arkasında durmakta olan arkadaşının üzerine itti, iki çocuk şaşkınlıkla sendelerken Frances Audrey’in eline yapıştı, Audrey’de elindeki sopayı diğer çocuğun kafasına indirdi. İki kız karanlığın içine doğru koşmaya başladılar. Frances’ın tek amacı şu lanet karanlık sokaklardan kurtulup bir taksi bulmaktı. Neden en başından akıllarına gelmemişti ki sanki? Çocukların da kendilerini toplayıp peşlerine düşmeleri an meselesiydi. Bu yüzden hız kesmeden koşmaya devam ettiler, karanlık sokaklarda.

    Olanların tümünden kendini sorumlu tutan Frances, eve döndüklerinde tüm suçu da üstlenmeye hazırdı. Yine de büyüklerin sohbete dalarak onların yokluğunu fark etmemiş olmalarını umuyordu, tabii ki o lanet olası kuzeni kızların yokluğunu fark edip koşup ispiyonlamadıysa.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Bonnaire



Mesaj Sayısı : 46
Gerçek Adı : Tuğçe.
Yaş : 29

Gece Kaçamağı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Kaçamağı   Gece Kaçamağı EmptyÇarş. Ocak 16, 2013 11:19 pm

    “Öldü mü? Onu öldürdük mü?” Taksi şoförünün dikiz aynası aracılığıyla bakışlarını üzerlerine dikmesine neden olmuştu bu sözler. Ama o dakikalar Audrey’in umursadığı en son şey aptal bir Muggle’ın ne düşündüğüydü. Diğer bir aptal Muggle’ı öldürmüş olabileceğinden korkuyordu çünkü. O anki panikle elindeki sopayı sertçe vurmuştu çocuğun kafasına. Aslında tam olarak kafasına vurduğundan bile emin değildi. Çocuk fazla uzun boyluydu, muhtemelen boynunda bir yerlere isabet ettirmiş olmalıydı. Normalde bir Muggle’ın ölümü onu zerre kadar ilgilendirmezdi ama bunu kendisinin yaptığını düşünmek nedense midesinde tuhaf bir sancıya neden oluyordu. Pişman değildi elbette. Çocuğun iğrenç ellerini Frances’in üzerinde gördüğü ilk andan itibaren bunu yapma arzusuyla dolmuştu içi. Asıl canını sıkan şeyin belirsizlik olduğunu fark etti. Arkalarına bir kez olsun dönüp bakmadan kaçmışlardı o yerden. Belki de sapasağlam ayaktaydı çocuk. En azından Audrey öyle olmasını umdu. Frances’in bakışlarıyla kapa çeneni diye haykırdığını fark ettiğinde sessizce sindi oturduğu yerde. Eve ulaşana kadar da tek kelime etmediler.

    Nihayet evin yakınına geldiklerinde taksi şoförü şehrin bu kısmına hiç gelmediğinden bahsedip duruyordu. Audrey çabucak çantasının derinliklerini karıştırmaya başladı. Yanında her zaman biraz Muggle parası taşıyor olması büyük şanstı. Tek kelime etmeden hala tuhaf tuhaf sorular soran adama uzattı parayı ve hızlı bir şekilde indi taksiden. Daha birkaç adım atmıştı ki inanılmaz bir acıyla çöküverdi olduğu yere. Eli sol ayak bileğine gitti. Koşarken ayağını burkmuş olmalıydı.
    “Neyin var?” Taksi karanlığa karışırken Frances yanında almıştı soluğu. “Ayağımı burkmuşum. Üzerine basamıyorum.” Bir gece daha ne kadar berbat olabilirdi diye düşünmekten alamıyordu kız kendini. Frances’in koluna girip onu ayağa kaldırmasına izin verdi. Sendeleyerek eve kadar gitmeleri birkaç dakika sürdü. Audrey’in çantasından anahtarlarını çıkarmasına bile fırsat kalmadan ardına kadar açıldı kapı. “Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?” Annesini daha önce birçok defa kızgın görmüştü genç cadı ama bu kadarını ilk kez görüyor olmalıydı. Bakışlarıyla alev saçıyordu adeta kadın. Üstleri başları kir içinde öylece kapıda dikilen iki kızı baştan aşağı süzdü ve donuk ifadesini hiç bozmadan geri çekildi. Yine Frances’in yardımıyla içeriye kadar ilerledi Audrey ve gördüğü ilk koltuğa bıraktı kendini. Gecenin daha ne kadar berbat olabileceği ile ilgili düşünceleri için utandı kendinden. Tepelerine toplanmış insan kalabalığına baktıkça bu zamana kadar yaşadıklarının hiçbir şey olmadığını anlayabiliyordu.

    “Evet, kim başlamak ister?” İsmini bilmediği bir ev cini Audrey’in ayak bileğiyle ilgilenirken annesi sert sözleriyle varlığını hatırlatıyordu bir kez daha. Çekingen bir bakış attı ona genç kız ama bu sadece bir saniye kadar sürdü. O kadar ürkütücü görünüyordu ki kadın daha uzun süre bakamayacağını düşündü. “Sadece dışarı çıkmak iste-HEY!” Ani bir acıyla bağırmıştı ayağıyla uğraşan ev cinine. “Aptal şey, dikkatli olsana biraz!” Aşırı tepki gösteriyordu belki de ama umurunda değildi. Sinirlerini boşaltmaya ihtiyacı vardı ve şu an duruma en uygun kişi bu küçük yaratıktı. Sözlerinin yarıda kaldığının farkında değilmiş gibi yaparak sızlayan bileğiyle ilgilenmeye başladı. Konuyu ele alması gerektiğini düşündüğü Frances’e kaçamak bir bakış atmayı da ihmal etmedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Frances Jouvet



Mesaj Sayısı : 263

Gece Kaçamağı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Kaçamağı   Gece Kaçamağı EmptyPaz Ocak 20, 2013 12:23 am

    Ev cini Audrey’in ayağı ile ilgilenirken Frances’da ayakta kapının yakınında bekliyordu. Audrey’in ailesinin bu olaya nasıl tepki vereceklerinden emin değildi fakatkendi ailesinin yarın sabah uyandıklarında hatırlamayacaklarına bile emindi. Endişeli gözler ile Audrey’in bacağını süzerken onunda bir yandan annesini yaptığı açıklamayı dinliyordu. Bir bağırtı ile kesilen açıklamanın ardından Audrey’in Frances’a diktiği gözleri ile bir şeyler denemesi gerektiğini anladı. Bir oda, yedi kişi ve bir ev cininden oluşan kalabalıktan Audrey’in ev cinine olan çıkışından beri çıt çıkmamıştı. Bu durum Frances’ın gülmesine sebep oldu, ebeveynler neden her şeye aşırı tepki veriyordu ki? Frances’ın kıkırdaması odanın sessizliğinde bir kahkahaymışçasına dağıldı. Bunu fark ettiğinde gözlerini yere düşürdü ve “Özür dilerim.” dedi.

    Gece boyunca olanları hızlıca aklından geçirdi. Tepeyi bulamamaları, şehrin neredeyse diğer tarafına kadar bu soğuk havada yürümeleri, ardından Frances’ın yüzünden peşlerine takılan Muggle serseriler ve karanlık sokaklardaki koşuşturmaları… Hepsini düşününce odadakilerin kendileri için endişelenmesini ve kızmalarını anlayabiliyordu. Yine de bu düşüncelerini onlara söyleyecek değildi, eğer bir kere haklı olduklarını söylerse ebeveynler ve çocuklar arasındaki isimsiz o savaşta büyük bir yenilgi almış sayardı kendini bu yüzden kendilerini affettirmek için birkaç yarım ağız bir şeyler söyleyeceklerdi ve bu konuda zor veya kolay kapanıp gidecekti.


    “Benim hatam Bayan Bonnaire, dışarı çıkmak isteyen bendim.” Sözlerini tamamladığında göz ucuyla annesine ve babasına baktı. Ne derse desin ne Audrey’i ne de kendini azarlanmaktan kurtaramayacaktı ama deniyordu işte. Babası son derece sakin gözüküyor olsa da annesi sinirle oturduğu yerden kalktı ve Frances’a doğru yaklaştı. Endişelenmişe benziyordu ve Frances’ın annesi endişelendiği zaman dünya üzerindeki en sinirli kadına dönüşebiliyordu. “İstediğin her şeyi yapabileceğini mi sanıyorsun sen?” annesinin bu sert çıkışına karşı Frances’ın babası eşinin kolunu tutarak kulağına bir şeyler fısıldadı. Ortamı yumuşatan kişi her zaman babası olurdu Frances’ın. Kadın gözlerini kapatarak eşini onayladıktan sonra Frances’e döndü, “Cezalısın, tatil sonuna kadar.” Frances annesinin dediklerine itiraz etmek için hazırlanırken Audrey’in annesi “Sizde küçük hanım.” dedi. Hem kendi ailesini hem de Audrey’in ailesini ilk defa bu kadar sakin gözükmelerine rağmen aşırı derecede sinirlenmiş görüyordu.

    **

    “Baba ciddi misiniz siz?” ]Bonnairelerin evinden çıkmış kendi evlerine doğru yürüyorlardı. Yol yarılanana kadar kimseden ses çıkmamıştı. Sonunda Frances’ın sözleri sessizliği bozarken babası evet anlamında başını salladı. “İtiraz istemiyorum.” doğduğundan beri ilk defa bu evde cezalandırılıyordu Frances. Surat astı, her şeye izin verdikten sonra bir anda değişmeye çalışmak aptallıktan başka bir şey değildi. Frances’ın belli bir yaşam stili vardı ve bu çizgisinden kaymayı hiç düşünmüyordu. Cezalı olmak onun için sorun değildi de endişelendiği Audrey idi. Acaba onlar evden ayrıldıktan sonra fazla kızmışlar mıydı? Bu düşünceler ile eve girdi ve kimseye tek kelime etmeden odasına geçti. Evlerinde yeni bir çağ başlıyordu anlaşılan. ”Aptallık ediyorsunuz.” diye söylendi kendini yatağına bırakırken.

RP SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Gece Kaçamağı

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Farklı bir gece...
» Slythor'la Bir Gece
» Bu Gece Ölmediysem Bir Daha Ölmem.
» Gece gezmesi
» Mezarlıkta Bir Gece

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-