Hücremin kapısı geriye doğru uçtu ve tanıdık bir çift göz bana bakıyordu: Magdalene. "Kalk, çabuk ol!" dedi ve kolumdan sıkıca tuttu. Bu hatun bir hayli güçlüydü. Ruh Emicilerden kaçmak bir hayli zordu. Ama Magdalene'in özel yeteneği sayesinde paçamızı iyi kurtarıyorduk denilebilir. Ama Magdalene zorlanıyor gibiydi. Kendimden bir anlığına nefret ettim. Tüm bu zevki ona bırakıyordum. Ta ki, elime asa tutuşturana kadar. "Hadi, gönder şunları!" dedi vampir.
"Emriniz olur" dedim ve bir anda durup yönümü Ruh Emicilere döndüm. En mutlu anım... Vera'm tam karşımda, Ateş Viskisi'ndeyiz. Elleri ellerimde, gözlerimizse birbirimizin gözlerine kenetlenmiş bir biçimde. Güneşi andıran sarı saçlarını okşuyorum bir yandan ve kulağına eğilip "Seni ömrümün sonuna kadar sevmeye yemin ediyorum" diyorum sessizce. Vera'ysa buna karşılık olarak dudaklarıma nazik bir öpücük konduruyor ve sessizce "Seni seviyorum..." diyor.
"Expecto Patronum" diye bağırdığım anda asamın ucundan bembeyaz bir ışık demeti belirdi ve Ruh Emicilerden birkaçını halletti. Ama yeterince güçlü olmadığı için sadece birkaçını alabilmişti... Çabucak Magdalene'nın elini tuttum ve son kalam enerjimle ikimizi cisimledim. "Benden bu kadar"