"Bence artık burdan kalkalım, biraz alışveriş yapabiliriz. Paris'e gelmişiz, alışveriş yapmadan dönmek olmaz değil mi?"

Crystal, her zamanki gibi düşüncelerimi okumuştu. Tam da aklımdan bir iki mağazaya daha mı uğrasak diye geçiriyordum. İki kız bir araya geldiğinde ya dedikodu yaparlar ya alışveriş. Gerçi bugün alışveriş yönünden ipin ucunu fazla kaçırmıştım ama...

"Hadi gidelim. Ailemi biraz daha batırayım ben de."

Annem sabah evden çıkarken kredi kartını bana vermişti. Tek diyebildiği "Bu sefer bana birazcık para bırak, Blair." olmuştu. Bakalım...

"Hadi gidelim. Ailemi biraz daha batırayım ben de."

Aslında ben Paris'e geldiğimden beri alışveriş yapmamıştım, yani yanımda baya para verdi ve hepsini harcayabilirdim. Blair'in zevkine güveniyordum onunla çok güzel alışveriş yapabilirdik. Garsonu çağırıp, hesabı istedik. Parayı verdikten sonra caféden kalktık. Tam caféden çıkarken Blair'in çok yakışıklı olan garsona baktığını fark ettim.

"Hadi Blair. İlk olarak nereye gitmek istersin?"

Caféden çıkıp kendimizi Paris'in mükemmel sokaklarına attık.

-SON-