AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Emin misin?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Emin misin? Empty
MesajKonu: Emin misin?   Emin misin? EmptyC.tesi Şub. 23, 2013 3:07 pm

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Emin misin? Empty
MesajKonu: Geri: Emin misin?   Emin misin? EmptyC.tesi Şub. 23, 2013 3:31 pm

    "Bu kadar sağlam bir kasası varken nasıl olur anlamıyorum. Dünyayı yönetebilir. Harry Potter'ın okulda olduğu dönemde yaşasaydı Lord Voldemort'u Harry'le samimi bir fotoğraf çekilmeye ikna edebilirdi."
    Söylediklerini duyuyora benzemeyen Drake'e bir bakış attıktan sonra kışlık pelerinine sarındı. Büyücünün Saç Rehberi kitabındaki hareketli resimlere bakarak saçlarını şekle sokup dişlerini Bayan Burbage'ın büyülü diş ipiyle temizlemişti ve planını uygulamaya başlamak için hazır hissediyordu. Bir büyüyle içini genişlettiği büyük salaş sırt çantasını omzuna atıp Annié'nin notunu aldığını umarak erkekler yatakhanesinden çıktı. İçinden bir ses bu sefer başarılı olacağını söylüyordu. Gerçi Harmony bundan haberdar olsa saçlarını tek tek kafa derisinden ayırıp ona yedirebilirdi ama Annié'le tanıştığında kafasına koyduğu bir şey vardı... 6. kata çıkmayı başardığında çantasını terasın kapalı kısmında bir köşeye attı ve içerideki üç-beş kişiyi kısa süreli ikna seanslarından sonra dışarıya çıkardı. Zaten bu havada çoğu kişi ortak salonunun şöminesinin önünde ısınıp mayışmayı tercih ederdi. Haftasonları bunun için yok muydu? Kapı açıldığında gelen kişinin kimliğinden emin olarak arkasını döndü. Normalde ıslık çalar ya da iltifatları sıralardı ama bu kez ağır ağır arkasına döndü ve sakin bir gülücükle Annié'ye baktı. Kendini kurt gibi uluyup "Gözlerim yanıyor!" diye bağırmamak için zor tutuyordu gerçi.
    "Merhaba bebeğim."
    Kışlık pelerinini çıkarıp seksi olduğu düşündüğü bir şekilde yere, ayaklarının dibine bıraktı ve son derece ciddi hareketlerle şaşkın şaşkın bakan kıza yanaştı.
    "Uzun zamandır sadece ikimiz takılmıyoruz. Biraz konuşalım dedim. Bilirsin. Arkadaşlığımızı derinleştirmek için."
    Bir kolunu çevik bir hareketle kızın beline dolayıp ağzını açmasına fırsat vermeden terasın açık kısmına bakan, boydan boya cam kaplı duvarların önüne doğru sürükledi. Planı kısaca şöyleydi; sanki burada hiç masa yokmuş gibi çantasına koyduğu battaniyelerden birini yere serip okula sokmak adına binbir belaya bulaştığı meşede bekletilmiş şekerli içkiyi çıkaracak, yanına Annié'nin sevdiği atıştırmalıkları dizecek ve son bir haftadır alıştırma yaptığı yapay ateş görüntüsünü kendilerine özel şömineleri için kullanacaktı. Ha, bir de, arkadaşının farketmediği bir anda asasını sallayıp terasın kapısına "kapalı" tabelası asması lazımdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annie Lisa Lancaster

Annie Lisa Lancaster

RP Yaşı : on altı.
Mesaj Sayısı : 140
Gerçek Adı : dilara.

Emin misin? Empty
MesajKonu: Geri: Emin misin?   Emin misin? EmptyC.tesi Şub. 23, 2013 4:09 pm

    “Bak Annié; evet çok güzel birisin. Evet, benimkinden daha mükemmel yüz hatların var. Ve evet, kızlar bile sana hasta oluyorlar..” Genç kız, kollarını göğüs hizzasında birleştirmiş yaklaşık üç dakika önce asılmaya başladığı Emily'nin -evet, evet şu herkesin hasta olduğu Ravenclaw'dan bahsediyoruz- klasik sözlerini dinliyordu. Bu sözler, 'Seni reddediyorum, budala. Hala anlamadı ya, sabır,' demenin bir bakıma kibar haliydi. Kızın dırdırlarını umursamayarak saatine baktı ve daha fazla dayanamayağını anlayıp sağ elinin işaret parmağını kızın dudaklarına götürdü. “Şşş.. Güzelim burada kalıp senin o güzel dırdırlarını dinlemek isterdim ama..” Emily'nin dudaklarında gezdirdiği işaret parmağını ağzına götürüp flörtöz bir şekilde yaladıktan sonra göz kırptı ve devam etti. “Ama gitmem gerek. Biliyorum benden çok etkilendin ve biliyorum beni istiyorsun. Başka zamana tatlım.” Gözlerini kıza doğru devirip adımlarını kapıya yöneltti.

    Julius'un kendisine yazmış olduğu notu son kez okuduktan sonra yüzündeki gülümsemeyi yaygınlaştırıp flörtöz halinden kurtulma çabalarına girişti. Gerçi ne kadar zorlasa da o seksilikten kurtulamadığı apaçık belli oluyordu. Adımlarını sıklaştırarak altıncı katta bulunan terasa çıktı. Terasın kapalı kısmını tercih etmekteki amaç da büyük ihtimalle(!) soğuktan donmama isteği falandı. Yoksa Julius'un kafasının o kadar boş işlerle dolu olmadığını herkes bilirdi. Kapının önünde son kez üstünü düzelterek hazırlıklarını tamamlayan genç kız, kendine kısa bir kahkaha attı. “Bu bir randevu değil, budala.”

    Kapıyı açtığında karşısında gördüğü ve diğer erkeklere göre daha çekici olan -tamam, Annié'ye göre Aaron, Drake, Chris ve Julius'dan başka kimse çekici değildi,- genç adama odakladı gözlerini. İçinden adalete küfürler yağdırıyor, neden Julius'un Julina adında bir kız olmadığını düşünüyordu. Bu düşünceleri de uzun sürmemişti zaten. “Merhaba bebeğim.” Bu hareketin bulandırıcı havasını es geçen Annié, Julius'un ayaklarının dibine bıraktığı pelerinine gözlerini dikmişti. Gözlerini aynı şaşkınlıkla kendisine yaklaşmakta olan genç adama çevirdi. “Uzun zamandır sadece ikimiz takılmıyoruz. Biraz konuşalım dedim. Bilirsin. Arkadaşlığımızı derinleştirmek için.” Julius'un bu hareketlerinin dostça olduğunu umarak bir şeyler söyleyecekken beline dolanan el genç kızın vücudunun titremesine neden olmuştu. Bu titreme tabii ki heyecandan değildi! Birlikte camla kaplı olan duvara ilerlerken, cama yansıyan görüntü hiç hoş değildi. Genç kızın yanındaki erkek Julius olsa bile.. Sonunda durduklarında ise hızlı hareketlerle Julius'un kollarından ayrılan kız gözlerini genç adamın üzerinde sabitledi. “Evet, Juli. Normal bir kız olsaydım sana eriyip bitmiştim bile. Tanrı aşkına! Seninle daha çok takılmalıyız. Belki kızlara asılmamda yardımcı olursun ha?” Julius'un çizmeli kedi suratına daha fazla dayanamayan genç kız, kendini daha fazla tutamayıp Juli'nin o dolgun yanaklarını sıktırmaya koyulmuştu bile. “Benden bu kadar Juli. Sakın sana tapacağımı falan sanma.” Bir dakika, bir dakika. İçindeki Emily'nin dışarı çıkmasına izin mi veriyordu ne?

--:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Emin misin? Empty
MesajKonu: Geri: Emin misin?   Emin misin? EmptyC.tesi Şub. 23, 2013 4:41 pm

    Julius ahtapot gibi sardığı vücudun titreşimini hissedince sırıtmamak için son günlerde Harmony'le öpüşmekten bitap düşmüş dudaklarını birbirine bastırdı. Doğru ya, Harmony... Sevgilisi aklında geldikçe kendini suçlu hissediyordu. Ne şanslı ki dikkat eşiği epey düşüktü. Gözleri Annié'nin kasasını incelerken kızı unutuverdi.
    “Evet, Juli. Normal bir kız olsaydım sana eriyip bitmiştim bile. Tanrı aşkına! Seninle daha çok takılmalıyız. Belki kızlara asılmamda yardımcı olursun ha?”
    İşte bundan nefret ediyordu! Annié; Julius, Drake, Aaron ve Christen en yakın arkadaşlarıyken nasıl eşcinsel olabiliyordu yahu? Onun yerinde olmak için ölüp biten, kıskançlıktan kıvranan onca kız varken hem de! Arkadaşı gayet masum bir içgüdüyle yanaklarını sıkarken oflayıp puflamamak için kendini zor tutuyordu.
    “Benden bu kadar Juli. Sakın sana tapacağımı falan sanma.”
    Ani bir hareketle yanaklarını Annié'nin parmaklarından kurtarıp çantasını kaptı ve battaniyeyi tam camın önüne serdi. İçkiyle yiyecekleri çıkardıktan sonra sahte ateşi yarattı ve Voilà! Ortam loş ve hoştu. Annié Julius'a kapılmasa bile burada gevşeyip sınırlarını inceltebilirdi, ha?
    "Buyrun, bella signora¹."
    Sahte ve seksi olmaya çalışmaktan çok doğal ve kısık bir sesle konuşmayı başarabildiğine şaşırarak Annié'nin zarif elini tutttu ve oturmasına yardımcı olduktan sonra yanında bağdaş kurdu. Acaba içkisinin içine aşk iksiri mi katsaydı? İyi de aşk iksiri yoktu ki. Tarifini öğrense? Muggleların "kızları tavlama metodları" içerikli bir sürü kitabını okumuştu ve her metod onu büyük bir başarısızlıkla tanıştırmıştı. Yani biraz büyü kullanmaya hakkı olmalıydı değil mi? Düşünceli bir zihin ve hafifçe titreyen ellerle kırılmaması için büyülediği cam bardaklara içkilerini doldurdu ve birini kıza uzattıktan sonra gözlerine bakıp gülümsedi. Bir kız gibi davransam işe yarar mı? diye düşündüyse de gururunu ayaklar altına almamaya karar verdi. Ona erkeklerden neden hoşlanması gerektiğini göstermeliydi! Bardakları birbirine dokunurken Annié'ye hafif hafif yaklaşmaya başlamıştı bile. O farkında varmadan başını omzuna yaslayacak ve bir erkeğin güçlü kollarında olmanın verdiği güven hissini tadacaktı. Julius'un güçlü kollarında tabi.
    "Senden bir şey beklemiyorum hayatım. Tam tersi, biraz rahatla. Burada biri birine tapacaksa, tapacak kişi ben olmalıyım çünkü sen bir tanrıçasın."
    Cümlesi bitince kaşlarını bir kaç kere kaldırıp indirdi ama bunun iyi bir fikir olduğundan emin değildi. Ah o dudaklar! Annié'den değil ama bedeninden son derece hoşlanıyordu. Tanrı onu yaratırken elinde ne var ne yok kullanmış olmalıydı.

¹: Güzel bayan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annie Lisa Lancaster

Annie Lisa Lancaster

RP Yaşı : on altı.
Mesaj Sayısı : 140
Gerçek Adı : dilara.

Emin misin? Empty
MesajKonu: Geri: Emin misin?   Emin misin? EmptyC.tesi Mart 02, 2013 10:39 pm

    Gözleri battaniyeyi camın önüne sermekte olan Julius'u izliyordu hala. Ortamın kasvetli havası yavaş yavaş loş bir havaya dönüşmeye başlamıştı. Battaniyeyi serdikten sonra çantasından çıkardığı yiyecekleri, içecekleri genç kız için hazırlamıştı Julius. Bu Ann'in istemsizce hoşuna gitmişti. Genç kız kollarını göğüs hizzasında birleştirdi, ağırlığını sağ ayağının üzerine verip Julius'un şapşal tavırlarını izlemeye koyuldu. Asasını çıkarıp bir şeyler karıştıran Julius'un ne yaptığını yaklaşık on saniye sonra anlamıştı. Yüzüne yansıyan ışığın sıcaklığını vücudunda hissetmeye başlamıştı bile. “Buyrun, bella signora.” Gözleri kendisininkiler gibi mavi olan genç adama bakarken gözlerinin derinliklerinde sakladığı 'Mal mısın, kızım? Bizim ol, gel bize,' ifadesini görebiliyordu. Ee, bu genç kızın sık sık yaptığı bir şeydi. Genç adamın, genç kızı bu tür oyunlarla yenebilmesi imkansızdı. Gerçi şu tiple bile ne yapsa imkansızdı. Sahi, bu adam da diğerleri gibi aşka tutulmamıştı. Evet, evet. Aşk kelimesi bile genç kızın midesini bulandırıyordu. Genç adam, Annié'nin yumuşak elini tutarak battaniyenin etkisiyle biraz daha yumuşamış olan zemine oturttu kızı. Hemen ardından da yanına bağdaş kurarak oturdu. Genç kızın gözleri yakışıklıyı süzmekten çok yerdeki enfes yemekleri süzmekle meşguldü. Kulağı cam bardağa dökülen içki sesiyle dolmuştu. Gözlerini yavaşça cam bardağa yöneltti ve genç adamın uzattığı bardağı narin parmaklarıyla kavradı. Bardaklarını birbirlerine çarptırırken ikisinin de beynindeki düşünce oldukça farklıydı ki bu mimiklerinden bile anlaşılıyordu. “Senden bir şey beklemiyorum hayatım. Tam tersi, biraz rahatla. Burada biri birine tapacaksa, tapacak kişi ben olmalıyım çünkü sen bir tanrıçasın.” Gözlerini devirip şeytani gülümseyişini suratında yaygınlaştırdı. Dudaklarını bardağın ağız kısmına bastırarak içkisinden bir yudum aldı. Kendisinden yanıt beklemekte olan Julius'a dönüp elindeki bardağın yarısına gelmiş olan içkiyi yavaşça salladı. “Tanrının cinsiyeti yoktur, Julius. İnan bu yüzden kutsal buluyorum onu. Eğer tanrıçalar gerçek olsaydı, cinsiyetimden tamamen nefret ediyor olurdum.” Kafasını hızla iki yana salladı ve sözlerine gülümseyerek devam etti. “Bu çok korkunç! Ama kabul etmek gerekiyor ki, çok etkili yöntemler bunlar. Ben bile etkilendim, azıcık!”


--:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Julius Castellian
VII. Sınıf
VII. Sınıf
Julius Castellian

RP Yaşı : 16
Mesaj Sayısı : 182
Gerçek Adı : Julius Caesar

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Emin misin? Empty
MesajKonu: Geri: Emin misin?   Emin misin? EmptyPerş. Mart 21, 2013 7:04 pm

    Genç büyücü açıkça arkadaşının içki ve yiyeceklerle, kendisinden daha çok ilgilendiğini görebiliyordu. Boşuna çaba. Bunca potansiyeli bir eşcinsele harcıyordu... Durup dururken Drake'in yakışıklı bir erkek olduğu düşündüğü için onu eşcinsel yapmaya çalışmak gibi bir şeydi bu. Gerçi örnekteki kişi Drake olunca midesi bulanmıştı. Karşısındaki kız ise TAŞ gibiydi yahu. Yaz tatili geldiğince büyük ihtimalle bir çok sabah Annié ile sarmaş dolaş halde uyanacaktı, çok içip eve nasıl döndüklerini hatırlayamadıkları bir geceden sonra, ve Julius sabahları erkekleri rahat bırakmayan çadır olayının gerçekten sabahla mı yoksa kızla mı alakalı olduğunu asla anlayamacaktı. Kısacası; tam bir çocuk gibi davranıyordu ve bunun pek farkında değildi. Annié ona yüz verene kadar onu isteyecekti. Harmony'nin düşüncelerini okuyamıyor oluşu büyük nimetti. “Tanrının cinsiyeti yoktur, Julius. İnan bu yüzden kutsal buluyorum onu. Eğer tanrıçalar gerçek olsaydı, cinsiyetimden tamamen nefret ediyor olurdum.” Her konuştuğunda, konu aritmansiyken bile, sanki jelibon ve bedava ateş viskisi dağıtan bir bardan bahsediyormuşçasına ilgi çekici oluyordu. Belki de sebebi dudaklarıydı. Julius, Annié konuşurken kızın dudaklarının hareketini izlemekten başka bir şey yapmıyordu zira. “Bu çok korkunç! Ama kabul etmek gerekiyor ki, çok etkili yöntemler bunlar. Ben bile etkilendim, azıcık!” Parıl parıl parlayan saçları, bembeyaz dişleri, kızları eriten gülüşü; tüm bu cazibe onu sadece 'azıcık' etkiliyorsa Julius'un elinde yapacak ne kalmıştı ki?! Omuzlarını düşürüp battaniyenin üzerine sırt üstü yatmadan hemen önce bardağındaki içkiyi son damlasına kadar sömürdü. "Tamam. Anladım. İlgilenmiyorsun." Gözlerini tavana dikmiş, ellerini başının altında birleştirmişti ve yüzü, istediği çikolatayı almayan annesine tavır yapan bir çocuğunkini andırıyordu. İlk kez somurtmaktaki amacı karşısındaki kızda 'acıma' hissini uyandırıp son şansını denemek değildi. Amacı bile yoktu. Kendini inanılmaz çekici, yenilmez gören birisi için bu yenilgi onur kırıcıydı. Tavana bakan gözleri bir an için Annié'nin bacaklarına kaydı -kahretsin ya! Nasıl onlara ulaşamıyordu? "Keşke cinsiyetinden nefret edebiliyor olsan. Tanrı, cinsiyetli ya da cinsiyetsiz, belli bir amaçla iki cinsi yaratmış olmalı. Biz birbirimizi tamamlıyoruz. Şey gibi... Anahtar ve delik? Ha?" Kendi espirine gülerken bakışları tavana sabitlenmişti. Annié ve tercihlerinden yana bir umudu kalmadığı için iğrenç espriler yapmakta sakınca görmüyordu.

not:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Emin misin?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Lu ? Sen misin ?
» Sen gerçek misin?
» Şaka mısın?
» Gelir misin?
» Teklif. Rp. Var mısın? Yok musun?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-