AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Göl kenarında yürüyüş.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Nicolas Joseph Bowie
VI. Sınıf
VI. Sınıf


RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 521
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Göl kenarında yürüyüş. Empty
MesajKonu: Göl kenarında yürüyüş.   Göl kenarında yürüyüş. EmptyÇarş. Mayıs 29, 2013 10:20 pm

Adam Edward Souen - [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]-_-_-_-_-_-_-_-_ - Nicolas Joseph Bowie



Mekan: Göl kenarı boyunca.
Zaman: Son dersten hemen sonra.
Uzak bir akraba,
yeni, iyi bir arkadaş olabiliyormuş demek ki...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolas Joseph Bowie
VI. Sınıf
VI. Sınıf


RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 521
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Göl kenarında yürüyüş. Empty
MesajKonu: Geri: Göl kenarında yürüyüş.   Göl kenarında yürüyüş. EmptyPerş. Mayıs 30, 2013 12:32 am

    ....."Üzgünüm. Akşam ortak salonda çalışsak olmaz mı?" Diye başımdan savmaya çalıştım bir IV. sınıf bir Ravenclaw öğrencisini. Suratını astı ve başıyla onaylayıp birkaç adım ötedeki yerine oturdu. Notlarım yaşıtım olan diğer Ravenclaw'lar gibiydi. Ama nedense diğer bütün düşük sınıflar sanki benden yardım istiyor gibi geliyordu. Belki de şimdi akşam yemeğimi yarım bırakıp Edward'la biraz yürüyüş yapmaya gitmemin bir sebebi de buydu. Edward, baba tarafından uzak bir akrabamdı, ne var ki; III. sınıf olmasına rağmen onu bir arkadaşım gibi görüyordum. Sanki V. sınıf gibiydi, olgun bir yapısı vardı. Bu yönünün yanı sıra kibirliydi de, tabii bu bana göre önemsiz bir ayrıntıdan başka bir şey olamazdı çünkü tanıdığım insanların çoğu kibirliydi. Hogwarts merdivenlerinden indim ve o kadar da uzakta görünmeyen göle doğru yürümeye başladım.

    .....Gölün oralarda kimseyi görememiştim. Dikkatlice etrafı süzdüm ama kimsecikler yoktu. Şaşırmıştım. Bu sıcakta gölün kenarında durup, serinlemeye çalışan birilerini bulmayı planlıyordum. Edward'ın da birazdan gelmesi gerekiyordu, aslında ben beş dakika erken gelmiştim, çünkü Büyük Salon çekilmez derecede kalabalıktı. Bir ara Aria ile Edward'ı tanıştırmalıydım, Aria'nın Slytherin'e oldum olası bir yakınlığı olmuştur zaten. Açıkçası Edward da tam bir Slytherin'di. Bulduğum büyük, soluk yapraklı meşe ağacının altında otururken bunları düşünüyordum. Düşünecek pek bir şeyim yoktu bu aralar, mutluydum.

    .....Bu sıcakta iyi ki sadece gömlek giymiştim, bir Ravencalw'a uygun değildi belki ama kravatımı bile çıkarıp cebime tıkmıştım. Ağacın gölgesindeki yerimde Hogwarts'ın kapısına bakıyor, Edward'ın artık gelmesi gerektiğini düşünüyordum. Sabit şekilde durdukça sıcak daha da baskı uyguluyordu. Sonunda kapıdan çıktığını gördüm ve ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm. Aramızda iki adım kaldığında durdum ve gülümseyerek "Selam. Hava çok sıcak, tutuşmak üzereyim." Diye sızlandım. "Nasıl gidiyor?" Diye sordum ve başımla gölü işaret ettim. Yan yana yavaşça göl kenarına doğru yürüdük. Suratıma serin rüzgarın gelmesini bir an önce istiyordum.




Crying or Very sad:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A. Edward Souen

A. Edward Souen

RP Yaşı : 13
Mesaj Sayısı : 27
Gerçek Adı : Tolga
Yaş : 30

Göl kenarında yürüyüş. Empty
MesajKonu: Geri: Göl kenarında yürüyüş.   Göl kenarında yürüyüş. EmptyPerş. Mayıs 30, 2013 1:39 am

Bronz saçları geniş ve kalabalık koridorun uzunca camlarından içeriye giren rüzgarın hezimetiyle savruluyordu. Üzerinde cübbesi vardı. Beyaz yüzündeki kızarıklıklar belli belirsiz görünürken, mavi gözlerinde parlak bir ışık vardı Edward'ın. Hızlıydı, dışarıya çıkmaya çalışan kalabalığın arasından süzülüp, adımlarını ihtişamlı kalenin kapısına doğru yöneltti genç adam. Etraftaki öğrencilerin ona bakan gözlerinden rahatsız olduğunu belli edercesine çirkin bir yüz ifadesine bürünmüştü. Savrulan saçlarını eliyle düzelttikten sonra geniş kapının arasından büyük avluya doğru süzüldü Edward.

Gökyüzünü hakimiyeti altına alan güneş, o gün hiç olmadığı kadar parlaktı. Ağaçların arasından süzülen rüzgar, derin ve içten bir melodiyle doğanın o eşsiz şarkısını çalıyordu tizden... Avlunun taş zemininde ilerlerken aklında onu bekleyen arkadaşı vardı. Nicolas... İyi bir çocuktu. İyi olmasının dışında zeki ve ne istediğini bilen biriydi. Ailesini yakından tanıyordu ve onlar hakkında herkesten çok şey biliyordu Edward. Akrabalıklarının derecesini aklına getirmekte zorlansa da bu koca okulda iyi anlaşabildiği bir kaç kişiden biriydi. Ya da onunla anlaşabilecek tek kişi...

Kısa bir mesafe hızlı ilerledikten sonra, etraftaki kalabalıktan nihayet kurtulmuştu. Gözlerindeki devinim, yerini yalnızlığın verdiği dinginliğe bırakırken, geniş avludan göle uzanan koruluğa varmıştı Edward. Güneşin yakıcı sıcağı, rahatsız edicinin de ötesinde, onu kan ter içinde bırakmıştı. Beyaz teninin üzerindeki kızarıklıkları bu büyük alev topuna borçluydu Edward. Bu yüzden küçüklüğünden beri ışıktan ve ışığın getirdiği kırmızıdan nefret etmişti.

Yerdeki yeni bitmiş otlara basmamak için dikkatli davranıyordu Edward. Zira, düşünen her şeyden çok daha fazla yaşamayı hak ediyordu onlar... Ağaçlardan gelen yeşilin kokusunu burnundan içeri çekti ve yüzünde istemsiz bir gülümseme belirdi. Gölün kenarında sarmaş dolaş gezen öğrencilerin yüzlerine komik bir ifadeyle bakarken, bir yandan da, onu bekleyen kişinin varlığını tespit etmeye çalışıyordu. Çok geçmeden suyun yeşiline çalan gözleri, aradığı kişiyi fark etmişti. Sitemli bir gülümsemeyle ona yaklaşan genç çocuğun suratına baktı ve kibirli birine yakışacak şekilde selam verdi. Ardından yürümekten vazgeçerek gelen arkadaşının ona doğru yaklaşmasını bekledi. Derin nefes alıyordu, gözlerini yerden soğuran ışık nedeniyle çok sık kırpıyordu. Saniyeler sonra ona yaklaşan gencin ağzından çıkan cümleler kulağına çalındı Edward'ın.

"Selam. Hava çok sıcak, tutuşmak üzereyim."

Hak vermek gerekirdi. Söylediği kadar bunaltıcıydı, ancak şikayetlerden hoşlanmazdı Edward. Dudağının kenarını büzerek gözlerini karşısında ona iki adım mesafede duran ve gülümseyerek yüzüne bakan arkadaşına dikti. Ardından elini hızlıca savurdu ve dudaklarının arasından çıkan kelimeleri genç adamın kulaklarına iletti.

"Haklısın, ancak havanın sıcağından çok etrafta gezinenler bunaltıyor beni..."

Sözlerinin bitiminde yanında duran gence aldırmadan göle doğru ilerlemeye başladı. Kendinden yaşça büyüktü yanındaki kişi, ancak ona olan saygısından şüphesizdi. Zira, okuldaki herkes onun ve ikizinin ne derece oyunlar oynayabileceğinden haberdardı. İnsanların onlardan çekinmesi hoşuna gidiyordu, her ne kadar bunun sonucunda istemsiz bir yalnızlığa gömülmüş olsa da. Yalnızlık onun boşluğuydu belki, ancak boşluğun içerisinde hayalleri vardı. Düşlerinin ötesinde kazanabileceklerini düşünürdü her zaman. Ve istediğini elde etmek içinde çabalamaktan kaçmazdı....

Peşinden ilerlemeye başlayan Nicolas'ın konuşmak için hazırlandığını fark edip, soğuk bakışlarını arkasına çevirdiğinde zamanlamasının ne kadar doğru olduğunu düşündü kendi kendine... Nicolas, tekrar konuşmaya başlamıştı.

"Nasıl gidiyor?"

Güzel bir soruydu. Güzel olan şeyleri herkes kadar severdi Edward. Ancak çirkin olanları sevmediğini göstermezdi bu. Güzel ya da çirkin aradaki savaşın kahramanıydı her zaman. Nicolas'ın beklenen sorusunun ardından yüzünü yeniden önüne doğru çevirdi genç adam. Elini boynuna götürüp, arkadaşının yüzüne bakmadan iler vaziyette yaşına göre kalın ve karizmatik sayılabilecek sesini duyurdu göl kenarında.

"Fena sayılmaz. Her zaman ki gibi. Peki ya senin nasıl gidiyor? Hala inek misin?"

Yavaşça gölden gelen meltemin yüzünü okşadığını fark etti Edward. Gölün kenarındaki kayalıklara otururken, arkadaşının vereceği cevabı beklemeye koyulup bir yandan da saçlarına yeniden saldırmaya başlayan rüzgara eliyle müdahale ediyordu. Cübbesinin fiyongunu tek eliyle çekip üzerinden çıkartırken bir yandan da altındaki gömleğin tek düğmesini açıyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolas Joseph Bowie
VI. Sınıf
VI. Sınıf


RP Yaşı : 15
Mesaj Sayısı : 521
Gerçek Adı : Ollivander Bey
Yaş : 25

Çanta
Eşyalar:
Evcil Hayvan:

Göl kenarında yürüyüş. Empty
MesajKonu: Geri: Göl kenarında yürüyüş.   Göl kenarında yürüyüş. EmptyCuma Mayıs 31, 2013 12:34 pm

    ....."Haklısın, ancak havanın sıcağından çok etrafta gezinenler bunaltıyor beni..." Ne demeye çalıştığını pek anlamamıştım. Bir sorunu mu vardı? Pek sanmıyordum, biraz fazla umursamaz birisiydi bana göre. Onun göle doğru yürüdüğünü gördüğümde ben de onun biraz arkasından yürümeye başladım. Kibri neredeyse somutlaşmıştı, özünde iyi birisi olsa da, çok kişiye göre ukalalığı dayanılmazdı. Ben ise pek aldırmıyordum. Övünülecek bir şey yaptığında, ben de onu övebilir, o konuda saygı duyabilirdim. Ama şu an ona saygı duyduğum tek konu ikizi ile yaptığı, yaramazlığın sınırlarını zorlayan hareketlerdi. Hogwarts tarihinde, Fred ve George ikizlerden sonraki en korkunç ikizlerdi herhalde. Sessiz sessiz göl kenarına yürüdük, sessizlik beni rahatsız etmezdi ama tek başıma da boş boş durabilirdim.

    ....."Nasıl gidiyor?" Bunu sorarken derslerini kastetmiştim. Soruyu sorarken bana baktığını ise yalnızca arkasını dönerken fark edebilmiştim. Daha çok, düşmemek için dikkatli yürümeye çalışıyordum, başarılı olduğum söylenebilirdi. Bu oldukça kolay bir soruydu, Edward ise cevabı biraz düşünmek zorunda kalmıştı belli ki.

    ....."Fena sayılmaz. Her zaman ki gibi. Peki ya senin nasıl gidiyor? Hala inek misin?" Suratım asıldı, 'inek' mi? Bu ne saçmalıktı? Sırf Ravenclaw olduğu için bir insana bu lakabı takmak... katlanılmazdı. O an, Slytherin olan onlarca inek sayabilirdim... Hava Edward'a biraz sıcak gelmiş olacaktı ki; cübbesini çıkarıp gömleğinin üst düğmesini açtı. Gerçekten de sıcaktı.

    .....Cevabımı vermem beş saniyemi aldı, "Ah. İyi gidiyor. Pek inek sayılmam. Ama inek olmayı başka şeylere tercih ederim." Dedim. İçinde az da olsa kinaye mevcuttu. Benden iki yaş küçük birisine karşı yeterince, hatta daha fazla saygılıydım. O ise umursamazlığı ve ukalalığı ile bunu pek hak etmiyordu. Yine de bir sabah kahvaltımda benekli betpençe eti bulmak... beni rahatsız ederdi açıkçası. Bu iğrenç, hastalıklı espri anlayışı olsa olsa bir Slytherin'de olabilirdi. Ben de onun yanında bir kayaya oturdum. Etraftaki sessizlik bitmeye başlamıştı, yemeği bitenler, serinlemek için yavaş yavaş göl kenarına akın etmeye başlamıştı. Bir süre sessizce oturduk. Sonunda bu sinir bozucu bir hal aldığında "Biraz yürüyelim mi? Çok bunaltıcı da." Dedim. Oturduğum kocaman kayanın üzerinden zıplayarak indim ve suyun daha yakınına gittim. Edward da hemen yan tarafımda yürüyordu. Esintinin soğukluğunu buradan daha iyi alabiliyordum. Sessizlik beni yine rahatsız etmişti ama bir şey söylemedim. Geveze birisi değildim. Onun konuşmasını bekledim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Göl kenarında yürüyüş.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Yürüyüş
» Tehlikeli Yürüyüş
» Hayranlar ve biraz yürüyüş

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 2. Sezon-