Sabatan beri bitermediğim işler için geceye kalacaktım. Ne acı! Odamı aydınlatan mumlar ve gecenin güneşi olan ay dışında hiçbir haraket yok gibiydi.

Masamın başına geçmiştim. Her zamanki gibi bir elimde viskiyle notlarımı inceliyor,yapmam gereken anlaşmaları gözden geçiyordum. Mumun yaydığı ışık ortama loş bir ortam sağlıyordu. Uzunca çalışmanın ardından gözlerimi ovuşturdum ve gözlüğümü çıkararak kestirmenin iyi olacağını düşündüm. Masama arkam döndük bir şekilde döndüm ve koltuğma gömülerek gökyüzüne bakmaya başladım. Güya uyuyacaktım ama uyuyamıyordum. Gözlerimi kapatmıştım ki kapım çalındı. Gecenin bir saati kim gelebilirdi ki? ''Gel '' diye seslendim.

''Merhaba Sayın Bakan. Ben Isabella Lively. Rahatsız etmemin asıl sebebinden haberdar edildiğinizi umuyorum. ’’

Bu bayanda kimdi? Hemen masama döndüm ve notlarımı karıştırdım. Tanrım! Bu bayan, yeni assistanım olması için gönderilen kişiydi.

- Buyrun Ms. Lively. Bu saatte geleceğiniz aklımın ucundan bile geçmemişti açıkcası dedim ve ayağa kalktım. Masamın önünde duran koltuğu işret ettim oturması için.

Koltuğa geçtikten sonra ben de yerime oturdum ve onu baştan aşağıya süzdüm. İyi biri gibiydi ve güzeldi.

- Bana biraz kendinizden bahsedin Ms. Lively dedim ve gülümsedim.

Üzerindeki cübbeyi yavaşça çekerek siyah elbisesiyle kaldı. ve saçların arkaya doğru attı.

‘’Gryffindor olarak başlamıştım. İyi bir eğitim sürecim olduğunu düşünüyorum. Aydınlık öğrencilere liderlik yapardım. Adım büyücü dünyası arasında epey biliniyordu o zamanlarda da…‘’Büyülerle aram her zaman çok iyiydi. Şimdide öyle. Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum.’’

- İlginç birisiniz bayan. Yani kötü bir yanınız olmaması ilginç dedim.

Çekici bir bayandı ve bunu kullanmasını iyi biliyordu. Viskimden bir yudum aldım ve geriye yaslandım.

- Birşeyler alır mıydınız? dedim kibarca.

- Yeni şeyler öğrenmek her zaman iyidir. Burda emir altında olacaksınız ve tek bir hatanız sizi kötü yollara götürecek. Bunu isteyen bir bayan henüz görmedim dedim ve rahat bir tavır takındım. Sınırları zorlayacaktım sanırım...

Gözlerinin içine baktım vesonara, onu her detayına kadar inceledim. Giyim tarzı,duruşu ve konuşmasıyla... Herşeyi ile..

- Farkında mısınız bilmem ama burası bir bakanlık dedim ve devam ettim.

- Özellikle burada giyime dikkat ederim dedim ve kaşlarımı hafifce çattım.

Kıyafeti beni ilgilendirmiyordu acıkcası. İsterse gecelikle gelsin farketmezdi. Sadece merak ettiğim şey '' baskıya '' ne kadar dayanabildiği. Bu işleri de pek beceremem ya.

Hafifce iktirdi beni. Bu da tam istediğim ve beklediğim şeydi. Bana istediğimi vermişti.

‘’Sizinde benden kalır bir yanınız yok cesaret konusunda. Ama evli biri için bu tür kaçamaklar… Bunu bir hoş geldin olarak kabul ediyorum. Sizinle iyi anlaşacağız.’’

İşte şimdi rahattım. Ama yine de tetikte olacaktım. Çünkü; bu kadınlar şeytana bile pabucunu ters giydirirdi.

Yavaşca geriye çekildim ve:

-Evliyim ve kaçamak yapmıyorum. Kabul etmemek gibi bir seçimim yok malesef dedim gözlerimi masama çevirerek. Yavaşca masama ilerledim ve yerime oturdum.

- Size verilecek her görevi yerine getireceksiniz. Eksiksiz gerekirse fazlasıyla karşıma gelecek misiniz? dedim ve masamın çekmecesinden bir belge çıkardım. Yavaşca Serana'nın önüne bıraktım.

- Kararınız kesinse bu belgeleri imzalamakla başlayabilirsiniz bayan. Bunlar ne diye soracak olursanız sözleşme tarzı anlaşmalar. Kendi adınıza imzaladığınızı belirtmeliyim dedim ve gökyüze baktım.

'' Pişamandım. Hem de çok. Sadece küçük bir hataydı ve tekrarlanmayacaktı ''

-‘’Evliyim ve kaçamak yapmıyorum. Kabul etmemek gibi bir seçimim yok maalesef.’’ Neredeyse gülecekti. Kaçamak yapmıyor muydu? Peki ya neydi? Pişmanlığını mı hafifletmeye çalışıyordu yoksa? Gerçekten gülünç bir durum. Tekrardan ciddiyetini koruyarak bakanın yerine geçmesini dinledi.

-‘’ Size verilecek her görevi yerine getireceksiniz. Eksiksiz gerekirse fazlasıyla karşıma gelecek misiniz?’’ Evet yada bunun için buradayım demekten sıkılmıştı. Görevini layıkıyla yerine getireceğini biliyordu. Isabella’yı gerçekten tanımıyordu. Hafife mi alıyordu yoksa? Bu gerçekten tehlikeliydi işte. Çekmecesini yavaşça çekerek sessizliği bozdu. Bir takım belgeler arasından isteğini bulunca yavaşça cadıya uzattı. Bells’e her zaman saçma geliyordu. Yoksa cadının ihanet edeceğini mi düşünüyordu?

-‘’Kararınız kesinse bu belgeleri imzalamakla başlayabilirsiniz bayan. Bunlar ne diye soracak olursanız sözleşme tarzı anlaşmalar. Kendi adınıza imzaladığınızı belirtmeliyim.’’ Gereksiz bir belgeymiş gibi düzgün el yazısıyla imzaladıktan sonra bakana uzattı.

‘’Bir şey imzalamama gerek yoktu. Bağlılığım ebedidir. Her şeyi layıkıyla yerine getireceğimden şüpheniz olmasın.’’

Bir süre inceleyip yerine bıraktıktan sonra viski şişesine doğru uzandı. Mmmm, Johhny Walker. Şişeye iyice odaklanarak yavaşça fısıldadı. ‘’Glasius!’’ Bakanın elindeki şişe hızla tuz buz olurken bakanın şaşkın bakışları altında gülümsedi. Eline batan camlarla açılan yarası önemsiz gibi gözükse de kanı yere akmadan durdurdu. Bumbarioresti- Portus! Canının yanmadığını biliyordu. Hem nasıl izin verirdi ki? Yavaşça bakana doğru hareket eden cadı, yere akmadan duran kan damlalarını elinin bir işaretiyle geriye topladı ve avuç içine sıcak bir öpücük kondurmasıyla beraber yara kapanmıştı. Bakanın şaşkın bakışlarını üstünde hissedebiliyordu.



Oyun dışı*
Glasius: Viski şişesinin kırılması ve bakanın elinde açılan yarayı hissetmemesi.

Bumbarioresti- Portus: Bakan safkandır. Ve kanı yere akmadan havada askıda bırakmasını sağlamıştır bu büyülü sözler.

‘’Bir şey imzalamama gerek yoktu. Bağlılığım ebedidir. Her şeyi layıkıyla yerine getireceğimden şüpheniz olmasın.’’

- Prosedür dedim ve güldüm.

Serena ağzında birşeyler geveledi ve o anda elimdeki şişe tuzla buz oldu. Kanamaya başlamıştı. Elim asama kaymıştı ama elime almamıştım.

- Naptığını sanıyorsun sen!

- Bumbarioresti- Portus! Kan damlaları havada asılı kalmıştı. Elinin e
tek hamlesiyle de yaramı kapamıştı. Sadece izi kalmıştı.

Şaşkınlıkla yüzüne bakıyordum. Bu büyüleri yapması zor değildi ama çok sık uygulanmayanlardı. Sinirimi bozmaya çalışıyorduysa başarmıştı.

- Bakın bayan,kendinizi ispatlamaya çalışmanız güzel bir şey ama bunu bir dahakine başka bir yerde deneyin dedim ve ona baktım.

- Serana, bu kadar yeter! Sınırlarını bilmeni öneririm dedim sinirle.

Gerçekten bu kadın beni zorlayacaktı. Hem de diğerlerinden daha fazla...

- Bilgin olsun diye söylüyorum yetkilerin sınırlı ve odama izinsiz girilemez dedim.

Konuyu değiştirmek için mi demiştim bunu? Belki.