AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Paylaş
 

 Kıskançlık

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Hybris F. Phorkys

Hybris F. Phorkys

RP Yaşı : on beş.
Mesaj Sayısı : 26
Gerçek Adı : it's 'sefa' bitch?!

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Kıskançlık   Kıskançlık EmptyC.tesi Nis. 30, 2011 11:34 pm

Her Tanrı’nın gecesi onu seyretmeye gidiyorum. Bir gece Rosalind oluyor, ertesi gece Imojen. Onu bir İtalyan mezarlığının loşluğunda, aşığının dudağındaki zehri emerek öldüğünü gördüm. Uzun çorap, dizlik pantolon, zarif kep giyip güzel delikanlı kılığına girerek Arden Ormanı’nda gezdiğini gördüm. Bir keresinde delirdi, suçlu bir kralın karşısına çıktı, ona tatsın diye acı otlar verdi. Bir keresinde masumdu, gene de kıskançlığın kara elleri onun kuğu boynunu sıkıp ezdi. Her türlü kılıkta, her çağda gördüm onu.

Alışık olmadığımız şekilde sessizce yürürken, yaptıklarımızın saçmalığı, düşündüklerimin güzelliğini alıp götürmüş gibiydi. ''Penthesilea!'' Herkesin içinde sesimi yükseltmem ve elbette ona 'Pepe' dememem onun için bir sürpriz olmalıydı. İçinden, şaşırtıcı, benim sessiz sakin Hybris'im, diye düşündüğüne yemin edebilirdim. Yüzüne yerleşen şaşkınlığı görünce sesimin kızgınlık derecesini biraz daha alçalttım ve ''Keser misin şunu?'' diye ekledim. İleri gitmiş olduğumu düşünmüyordum. Ah, elbette. Yürümeye devam ettim, Pepe'nin yanımda olduğunu biliyordum. Ne kadar birbirimizden düşmanlarımız kadar nefret ettiğimiz zamanlar gelip çatsa da adımlarımız aynı doğrultuda oluyordu. Buna şaşırmayı bırakmalısın, diye geçirdim içimden. Çözemediğin şeyler üzerinde kafa yormayı kes. Başımı çevirdiğimde kızın, yüzünde geniş bir gülümsemeyle yere baktığını gördüm. Birden başını kaldırdı ve kolunu omzuma attı. ''Bildiğini sanıyordum, Hybris, seninle oynamak hoşuma gidiyor.'' Ah, Pepe. ''Elbette,'' diye sıkıntıyla mırıldandım. Kızın saniyelerden de kısa bir şekilde sinirimi daha da bozacağını bilmiyordum, ta ki onun ağzından, ''Oh, kesinlikle. Croditier'ın dersine, kendi yatak odasında yapılsa bile giderim. Aslında, çok daha istekli gidebileceğimi söyleyebilirim.'' diyene kadar. Yüzüne yine o şeytani bakış hakimdi; çoğunlukla o bakıştan ne kadar nefret ettiğimi düşündükçe yumruğumu sıkmamı engelleyecek bir şey bulamıyordum.

Hiddetle kolundan çıktım ve onu kendimden birkaç adım ileri ittim. Güçlü, bir o kadar sessiz Hybris, incinmiş olabilir miydi? Kendi kendime sorduğum bu soruyu, tepesi atmış demek daha doğru, diye huysuzlukla cevapladım. Başımı sakince -aslında hiç de öyle olmadığımı tanrı bilirdi- kaldırdım ve gözlerimde hışımın kelime anlamıyla, Penthesilea'nın gözlerinin içine baktım, ''Bazen çok iyi oluyorsun.'' dedim. Merak etmesi için -fark ettirmeden- derin bir nefes alarak duraksadım, ''Kaltak rolü yapmak konusunda.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adalinda Bergemann

Adalinda Bergemann

RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 73

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık   Kıskançlık EmptyPaz Mayıs 01, 2011 12:00 am

“Penthesilea!” diye çıkışan, benim Hybris’im olamazdı, değil mi? Benim tanrım, uysal olmasa dahi sessiz ve sakindi. Kaşlarım havalanırken, yüzümde bozguna uğramış bir ifade olduğuna yemin edebilirdim. Felic ile oynamayı severdim, her koşulda, dönüp dolaşıp geleceğim yerdi o. Atina’nın şahitliğini yaptığı bir ilişkimiz vardı, tanı koyamasam da. Sinirlenince seksi olduğu bir gerçekti, hiçbir şeyi değiştirmeyen bir gerçek. Yumuşayısı uzun sürmemiş olsa da içimde bir yerlerde, bir şeyler tıkanmıştı. O an, oracıkta ağlayabilirdim; ama bu bir acizlik gösterisi olurdu. Kendimi toparlayabilmek adına yumruklarımı sıktım ve başımı başka yöne çevirdim. “Keser misin şunu?” diye ekledi Hybris. Yürümeye başladı, işin garibi, onu takip ediyordum. Bu, benim için bir çeşit zorunluluktu, kendi kendime koyduğum bir zorunluluk. Adımlarımızı uyuşturmak için bile çaba harcardım; ama onu sevdiğimi kabullenmek zor geliyordu. Benim için mugglelardan aldığım uyuşturucudan farksızdı. Doyumsuz kişiliğime asla yetmeyecekti; ama bir başkasını da istemiyordum. Bu saçmalığın uzamasına gerek yoktu, dişiliğim, buna fazlasıyla yardımcı olacaktı. Yüzümü kaldırmadım; ama geniş bir gülümseme seçtim, maskelerin arasından. Bir saniye sonra başımı kaldırdım ve kolumu omzuna attım. Aslında bu güçtü, anlarsınız ya, erkeğimin geniş omuzları vardı. “Bildiğini sanıyordum, Hybris, seninle oynamak hoşuma gidiyor.” dedim flört eder gibi. Benim sayemde baştan çıkması hoşuma gidiyordu. “Elbette.” dedi sıkıntıyla. Yüzümü buruşturdum. Dersliğe ilerlerken, elbette bu okulun duvarlarının nasıl yapıldığını düşünmüyordum. Aklıma terlemiş bir Hybris gelince kıkırdadım, tişörtü, karın kaslarının üzerine yapışmış bir Hybris.

Bir şeyi çok iyi bilirdim: İntikam almayı. Şeytani bir edayla -bundan hoşlanmadığından adım gibi emindim- konuştum: “Oh, kesinlikle. Croditier’ın dersine, kendi yatak odasında yapılsa bile giderim. Aslında, çok daha istekli gidebileceğimi söyleyebilirim.” İşin doğruluk payını tarttım: Ah, evet, belki de biraz doğruydu. Sonuç olarak adamın muhteşem gözleri vardı ve- Ve ben, karşımdaki genç adama aittim. Bunu düzeltmek için epey geçti: Yumruğunu sıktığını gördüm. Birkaç dakika sonra, tam burada, ciddi şeyler dönecekti. Daha önce hiç şahit olmadığım bir sinirle kolumdan çıktı ve beni itti. Bunun ne kadar çok acıttığını -fiziksel açıdan değil- tahmin bile edemezdiniz. Yutkundum, bu sefer fazla ileri gitmiştim. Sinirle başını kaldırdı ve tam anlamıyla, hışımla, gözlerimin içine baktı. Ondan korkmadığımı söylersem, cehennemin kaçıncı katına inerdim? “Bazen çok iyi oluyorsun.” dedi. Sol kaşım havalandı, nasıl yani? Beni merakta bırakmadı; ama bu cümleyi işitmek, sağlam bir büyü yemek gibiydi. “Kaltak rolü yapmak konusunda.” Haklı olduğunu biliyordum, beni afallatan da buydu. Olmadığım biri gibi davranamazdım; ama o an, gözüm dönmüştü. Böyle anlık hevesler için emellerimi değiştirebilirdim. Anlık duygu patlamasıyla, onu, duvara ittim ve sinirden köpürdüğümü belirten bir sesle bağırdım: “Biliyor musun? Haklısın Hybris Felic Phorkys, sen, kaltak rolü yapanlardansa, kaltakları seversin.” Hırçın Yunan ikili, bugün, şaşırtıcı bir gündü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hybris F. Phorkys

Hybris F. Phorkys

RP Yaşı : on beş.
Mesaj Sayısı : 26
Gerçek Adı : it's 'sefa' bitch?!

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık   Kıskançlık EmptyPaz Mayıs 01, 2011 12:38 am

Penthesilea'yı hazırlıksız yakaladığımdan emin gibi emindim. Biraz sonra yapacağı şeyi ise, söz konusu o olduğunda bile, tahmin etmem zordu. Zordu; imkansız değil. Beni duvara itmesine ve öfkeden kudurmuş bir sesle bağırmasına izin verenin ben olduğumu bildiğini sanmıyordum. Birbirimizi iyi tanıdığımız kesindi, belki haddimizden fazla iyi. Fakat en derindeki niteliklerimizden nasıl haberdar olabilirdik? Asıl imkansız olan buydu. Gözbebeklerinde bile görebildiğim nefretten zerre kaybetmeyerek, “Biliyor musun? Haklısın Hybris Felic Phorkys, sen, kaltak rolü yapanlardansa, kaltakları seversin.” diye çıkıştığındaysa, etrafta bir şeylerin patladığını sanmamıştım, patlayan şeyin bana özgü öfkem olduğunun farkına varmayarak. Şimdiye kadar gerçekten sevdiğim tek kızın kendisi olduğunu bilmiyormuş gibi konuşuyordu. Hala alışamadın mı, Hybris, böyle zamanlarda tam da şu an bahsettiği kaltaklardan birine dönüşüyor işte. Rol yapmasına gerek bile yok, diye hiddetlenen iç sesimi susturdum; neden yaptığımı bilmeyerek. Belki de konuşmasına, beni yönlendirmesine izin vermeliydim.

Düşündüğüm şeyin aksine, duvardan uzaklaştım ve Penthesilea'ya yaklaştım. Aksini bekliyor olamazdı. Üzerimdeki bakışlara aldırmayarak, boynundan öptüm ve, ''Bazen öfkemi nasıl bu kadar kolay dizginleyebildiğime şaşıyorum.'' dedim. Anlamıyor gibi yaptığını görebiliyordum; bunun için yüzünü görmeye ihtiyacım yoktu. Duruşu, tüm vücudu beni umursamadığını haykırıyordu. Buna inanıyor muydum? Elbette hayır. Tanrıya beslemem gereken inancı, kulağına fısıldadığım kıza besliyordum ve pişmanlık duyduğumu söyleyemezdim. Sakince devam ettim: ''Sahip olduğumuz yıllar, sayılmayacak kadar fazla.'' Bu kelimelerden, 'burada dur' demeye çalıştığımı anlamıştı. Yüzüne bakmadan -belki de bakmaya korktuğumdandır- ilerledim. Beni takip ediyor olduğunu umuyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adalinda Bergemann

Adalinda Bergemann

RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 73

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık   Kıskançlık EmptyPaz Mayıs 01, 2011 1:14 am

İkimiz de öfkeden köpürüyorduk ve bu, garipti. Tam anlamıyla garipti. Biz kavga etmezdik, edemezdik. Ben, onun dudaklarıyla sarhoş olan bir tiptim, her şeyi unutan. Ve şimdi de her şeyi unutmak istiyordum, erkeğimle kavga etmeyi değil. Ne kadar da iradesiz olduğumu fark ettim: Bundan vazgeçmeyi denedim; ama hayır, sadece arzum daha da arttı. Onunla aramızdaki bağ, benim hırsımla yoğrulunca, fazlasıyla vahşileşiyordu. Arsız kız, diye düşündüm. Ne olursa olsun, bundan memnundum. Bana yaklaşırken, korkuyordum. O, güçlüydü. Her şeye, herkese gücüm yetebilirdi; onun dışında. Beni ele geçirip, kendimden bile önemli olduğu zamanlarda ondan nefret ediyordum. Bu nefret, ona tutku beslememi öyle bir şiddetle emrediyordu ki, paranoyaklaşıyordum. İşin kötü kısmı, bunları, asla bilemeyecek olmasıydı. Beni daha fazla ele geçirirse, küle dönerdim ve bir masal daha iyi bitmezdi. Etraftakilere rağmen, boynuma bıraktığı öpücüğe karşılık, bir inilti çıkarmamak için zor durdum. “Bazen öfkemi nasıl bu kadar kolay dizginleyebildiğime şaşıyorum.” dedi. Anlamıyorum, umrumda değil. Diretiyordum. Bana inanmazdı. Onu kandıramayacağımı bilmek, beni aşağılardı.

Özenilesi bir sakinliği vardı. “Sahip olduğumuz yıllar, sayılmayacak kadar fazla.” Gerçekten de öyleydi. Kendimi bildim bileli, onun sevdalısıydım. Hiçbir zaman birbirimiz için yaratıldığımızı düşünmedim; ama birbirimizi bulduğumuz için, evrenin şanslıları olduğumuzu düşündüm. Karşımdaki genç adam yerine inanmam gereken Tanrı’nın yarattığı, onun, iğrenç oyununun, en şanslı piyonları olduğumuzu düşündüm. Burada dur. Bana bakmadan ilerledi. Onu tekrar takip ettim. Bu bir özür, bir parça aldanmışlık ve kırılganlıktı. Değişken duygularım arasında boğulurken, belimi sarıp, saçlarımı koklamasını ne kadar da çok istediğimi fark ettim. Bana gerçekten de iyi geliyordu, her hücremi iyileştiriyor, hayata dönmemi sağlıyordu. Tek lafına eriyebilmem nasıl da mümkün olmuştu? Onun kölesi değilim, diyordum kendime, öyle olduğumu bile bile. “Lanet olsun!” diye mırıldandım. Duyup duymadığını bilmiyordum. Eklerken, kendime, bunu sonunda itiraf edebilmem, şiddetli bir deprem misali sarsmıştı beni. “Seni seviyorum. Lanet olsun!” Bana dönüp bakmadı; ama buna gocunmaya hakkım yoktu.

Dersliğe girdiğimizde, bize yönelen gözler, haklı sayılırdı. İki Slytherin, Aritmansi sınıfı. Mükemmel bir denklem. Onu takip etmeye devam ettim. Oturduğu sıranın diğer ucuna oturdum. Sol bacağım sıranın dışında kalıyordu. Ona yakın olmayı istemiyor muyum sanıyordu? Gururlu davranmaya çalışıyordum. Tamamen tükenmiş olamazdı, olmamalıydı. Gururumun, ona işlemeyeceğini söyleyerek, beni kandırmamalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hybris F. Phorkys

Hybris F. Phorkys

RP Yaşı : on beş.
Mesaj Sayısı : 26
Gerçek Adı : it's 'sefa' bitch?!

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık   Kıskançlık EmptyPaz Mayıs 01, 2011 6:45 pm

Vicdan azabı çekmeyişim konusunda kimseye hesap vermek zorunda mıydım? Eğer cevabı hayır olarak görüyorsam –ki elbette öyle görüyordum- düşünecek bir şeyim kalmamış demekti. Fakat Penthesilea’nın zayıf noktasını asla bulamayacağımı biliyordum; kendimi. Ne kahverengi saçlarını karıştırırken, ne elimi beline koyup tüm gözleri unuturken, ‘kendim’ diye adlandırdığım düğümü çözemeyecektim. Bunun bilincinde, kızın saniyeler içinde hafif bir ciddiyete kapılmasını ve adımlarını benimkilere uyarlamadığını duyabiliyor, hissedebiliyordum. Bunun kudretli Yunan Tanrısının kendini bir şey sanmasına mahal vermediğini kim söyleyebilirdi? ‘‘Lanet olsun!’’ diye mırıldandığını zar zor duymuştum. Ardından gelen birkaç kelimeleri ise, işler düzeldiğinde bile sorsam neyle ilgili olduklarını öğrenemeyecektim. Büyük ihtimalle küfürdür, öyle değil mi, ondan duymak istemeyeceğin şeyler, diye söylendim. Öyle olmadığı konusundaki tahminlerimi yerle bir etmem gerekecekti. Dersliğe gelene kadar saçlarının kokusundan başka bir şey düşünemediğim ise, itiraf etmem gereken başka bir konuydu.

Penthesilea’nın ardından dersliğe girmeden hemen önce duyduğum bir fısıltı, uyuşuk beynimi çalkalamaya yetmişti. ‘‘Aritmansi sınıfı ve kıçlarından tekmelenmeyi hak eden iki Slytherin, dalga geçmiyorsunuz, öyle değil mi?’’ Sesin sahibi olma şanssızlığına erişen çocuğa döndüm, önce cüppesindeki Gryffindor armasına, ardından avuçlarımın içinde kolayca kaybolacağını düşündüğüm yüzüne küçümsercesine baktım. Gözlerine yerleşen korkudan memnun bir halde dersliğe girdim. Birkaç saniye içinde, herhangi bir sıraya geçmek için yürürken, şimdi takip edilenin ben olduğumu fark ettim. Penthesilea’nın nefesini ardımda hissetmenin verdiği huzurla yerime oturdum, gözlerimi biraz önce sıraya koyduğum parşömene diktim. Birbirimize fark ettirmesek de, her zaman yaptığımız gibi üzerimizdeki gözleri, toz zerrecikleri gibi etrafa saçmak konusunda yardımlaşıyorduk. En yalın sesimi takınarak, ‘‘Neden uzak duruyorsun?’’ diye sormam, onu şaşırtmış gibiydi. Oysa, yapma, o kadar acımasız olduğumu sanmıyorum, Pepe, demek istiyordum. Söylediklerimin düşündüğüm şeyleri karşıladığını ise, kahverengi saçlı kızdan başka kimse bilmiyordu. Bunun istediğim yakınlık olmadığının sinyallerini tüm dünyaya veriyor olmalıydım. Ondan beklenmeyecek şekilde sakince sandalyesinde kaydı ve biraz daha yakınıma geldi. Saçlarının kokusu da onu izledi ve gözlerimin istemsizce kapanıp açılmasına sebep oldu.

Daha görmeden nefretimi kazanan Profesör geldiğinde, ikimiz de duruşumuzdaki sessizlikten hiçbir şey kaybetmemiştik. Duymak istediklerim, o an kulaklarımı meşgul eden teknik bilgiler değildi. Bu yüzden olsa gerek, elimde çevirip durduğum parşömene aceleyle, ‘Senin zevkinden, bundan fazlasını beklerdim,’ yazdım, sıranın diğer ucuna bıraktım ve Penthesilea’nın yüzüne, şapşal bir gülümsemeyle baktım. Bu zamanlar, tüm zırhlarımı yere fırlattığım zamanlardandı ve karşımdaki kızın iade ettiği gülümseyişten, bu zamanlardan henüz bıkmamış olduğunu anladım.


En son Hybris F. Phorkys tarafından Ptsi Mayıs 02, 2011 2:55 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adalinda Bergemann

Adalinda Bergemann

RP Yaşı : on beş
Mesaj Sayısı : 73

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık   Kıskançlık EmptyPaz Mayıs 01, 2011 7:49 pm

Benim yaptığım, başarılı olamayacağımı bile bile, ona direnmekti. O benim zayıf noktam, duvarlarımın yıkıldığı yerdi. Sahip olduğum en güzel şeydi. Belki de bu sözler bana uygun değildi. Daha ötesinde, Hybris, güzel dudaklı, geniş omuzlu ve müthiş çekicilikte bir erkekti. Üstelik aramızdaki ilişkinin bir tanımı yoktu. Çoğu kişiye göre ideal olan ilişkimiz, artık beni hayrete düşürmeye başlamıştı. Ona olan inancım, on beş yaşımda, bekâretimi, ona hediye etmemdi. Ona olan inancım, başka hiçbir erkeğin yeterli olamamasıydı. Ona olan inancım, Tanrı’dan büyüktü. Doğrusunu söylemek gerekirse, o, her hücremi yönetebilirdi. Bu haksızlıktı, hayat haksızlıktı. Aramızdaki şeye bir isim koyamamamız haksızlıktı.

Gözlerini, benim yerime, parşömene dikmesini çaktırmadan izledim. Onun ilgisini, kendim dışında, herhangi bir şeyde görmek beni zedelerdi. Neden bir Slytherin olduğum, kanımdan önce belirlenmişti: Bencildim. O kadar bencildim ki, Hybris, sadece benimle ilgilensin istiyordum. Ve istediklerim gerçekleşmeyince deliriyor, kıskançlıklarla, onu tekrar kendime çekmeye çalışıyordum. Belki de bir süre uzaklaşmalıydım. “Neyden uzak duruyorsun?” dedi düşüncelerimin arasındaki ışık. Şaşırttı beni, çoğu zaman yaptığı bir şey değildi bu, onu ezberlemiş sayılırdım. Üstelik onu tanımak, beni soğutmuyor, daha fazlasına açlık beslememi sağlıyordu. Ona yaklaşma, dedi içimdeki ses. Pepe. Belki de suçu bu lakaba atmalıydım, kendi kendime Pepe demeye başladığımda, ona doğru çekiliyordum. Bu mesafeden memnun olmadığını mı ima ediyordu, yoksa, bunu ben mi istiyordum? Belki de ikimiz de.

Sakince sokuldum ona. Bunun huzru anlatılamazdı. Saçlarımı kokladığını fark ettim, bacaklarım kasıldı. Patlamaya hazır bir bomba olan benliğimi susturdum, sessizce Bay Croditier’ı beklemeye koyuldum. İşin kötüsü, ellerimi tutamıyordum. Arsız düşüncelerimin temsili ellerimi, cübbesinin altını turlamak için çırpınan ellerimi, adeta yanan ellerimi. Profesör geldiğindeyse, eskisi kadar ilgimi çekmediğini fark ettim. Hybris, tek düşüncesiyle, beni değiştirmişti. Yine. Üstelik utanmadan yapmıştı bunu. Aşağılık herif, dedim içimden. Beni hak et. Oysa bunu yaptığını çok iyi biliyordum. Dersi dinlemiyordum, elbette. Yanımdaki genç adam da dinlemediğini, saniyeler sonra kanıtladı. ‘Senin zevkinden, bundan fazlasını beklerdim.’ Aceleyle yazdığı her halinden belli olan yazıya, gülümsedim. Bana sunduğu, tam anlamıyla saf ve şapşal, nadide gülümsemesine verilebilecek en sönük karşılık olabilirdi. Kağıda, onu deli edip etmeyeceğini bilmediğim cümlemi yazdım. ‘Aptal olma, Hybris, karın kaslarınızı yarıştırmayı çok isterdim.’ Ardından vereceği tepkiyi tahmin edemedim, ürktüm ve arka sıralarda olmamızın avantajını kullandım. Tahtaya boktan problemler yazan profesöre aldırmadan, yüzümde o şeytani gülümsemeyle, çocuğun kulak memesini yaladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hybris F. Phorkys

Hybris F. Phorkys

RP Yaşı : on beş.
Mesaj Sayısı : 26
Gerçek Adı : it's 'sefa' bitch?!

Kıskançlık Empty
MesajKonu: Geri: Kıskançlık   Kıskançlık EmptySalı Mayıs 03, 2011 1:40 pm

Ona ilk kez 'Pepe' deyişimi hatırlıyordum. 'Pepe' gibi uyduruk bir ismi, yanımda oturmakta olan kızın kudretiyle nasıl bağdaştırabildiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. Belki, senin ona 'zıt' olarak nitelendirdiğin şeylerdir güzelliğini ortaya çıkaran. Kuytu bir yerden gelen ses, haklı olabilirdi. Siyah elbisesinin, beyaz tenini eski Yunan heykelleri gibi göstermesi ya da söylediği birkaç güzel sözün her defasında beni şaşırtması. Saf gülümsememe verilecek daha iyi bir karşılık yok muydu? Düşünmek için iç gıcıklayıcı bir konuydu. Pekala, daha iyi bir karşılık vardı elbet. Fakat hiçbir karşılığın, o duygunun Penthesilea'nın üzerinde bıraktığı ucuzlukla yarışabileceğini sanmıyordum, elindeki parşömene yazdığı ‘Aptal olma, Hybris, karın kaslarınızı yarıştırmayı çok isterdim.’ cümlesinin ucuzluğu. Bir noktada, kızın doğru söylüyor olma olasılığı bulunuyordu. Birçoğunun bilmediği ismiyle Felic, Penthesilea'nın bekareti dahil her şeyine sahip olan Felic, kaltak rolü yapanları değil, rol yapmaya gerek duymayanları seviyor olmalıydı. Ve bu, bunun gibi milyonlarca düşünce, başkasından duyduğum takdirde kötü, çok kötü şeyler yapacağım düşüncelerdi. Ben hariç herkes tarafından dile getirilmesi yasak olan düşünceler.

İyi hissettirmediğini söylemek, şimdiye kadarki yalanlarımın en büyüğü olurdu. Kızın birkaç saniye için sandalyesinde sessizce oturabilmesi bile mucizeydi, eğer Hybris'seniz, böyle kabul etmeliydiniz. Saçlarımın gölgesindeki kulağımda hissettiğim ıslaklık, beynimi eskiden gelen bir hatırayla yormadığımın kanıtıydı. Bir ğarşömen daha çıkardım; Croditier'ın ders sonuna kadar 'bitirilmesi gerektiğini' söylediği ödevi yapmak üzere değil, Penthesilea'nın arsızlığının devamını sağlamak için. 'Öyle mi? Oysa ellerine hakim olmak için kendini zorladığından adım gibi eminim, Penthesilea.' Ciddi olduğumu, demek istediğim, her zamankinden daha ciddi olduğumu, yüzümdeki sinsi gülüşten değil, ona lakabıyla hitap etmeyişimden anlamasını umuyordum. Gülüşse, sadece neden verildiği bilinmeyen bir hediye olarak kabul edilmeliydi. Yanımda oturan kızla dersi asmak için elimizden geleni yaparken bile, ciddiyetimi koruyordum. Beni elinde tutmak konusunda, Quidditch'tekinden çok daha hırslı olduğunu bildiğimden, şapşal bir güven duygusuyla, elimi sıraya, onun tarafına koydum. İşe yaramaz bir şekilde, beklediğim tek şey elimi tutmasıydı. İsteklerimin beklentilerimden çok daha fazlasını karşılamasıysa, dersin sonuna kalacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Kıskançlık

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Kıskançlık
» Kıskançlık
» Kıskançlık
» Kıskançlık
» Kıskançlık Gibi Bir Şey

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: eğlence ekspresi :: Süpürge Dolabı :: Rp İçi :: 1. Sezon-