| | Tüm sınıfların I. Mitoloji dersi | |
| Yazar | Mesaj |
---|
Bryce Hawkman
RP Yaşı : 30 Mesaj Sayısı : 623 Gerçek Adı : Kadri Yaş : 27
| Konu: Tüm sınıfların I. Mitoloji dersi Salı Tem. 12, 2011 10:18 pm | |
| Mitoloji sınıfa giriş yapmıştım. Müdür bey tılsım dersliğinde iyi olmadığımı ya sihir tarihine dönmemi yada başka boş olan bir dersliğe profesör olmamı istemişti. Ama bence tılsımda iyiydim. Bu onun düşüncesiydi. Bende mitoloji dersliğini seçmiştim. Bu tür şeyleri biliyordum. Bir çok Yunan- Roma mitolojisini duymuştum. Diğerleri hakkında da ufak bilgilerim vardı. Yani başarabileceğime inanıyordum. Buraya sadece sınıfı görmek için gelmiştim ama masada oturup bugün işleyeceğim dersleri ve vereceğim ödevleri gibi şeyleri de yapabilirdim. Masaya geçtim ve mitoloji tarihi hakkındaki kitabımı açtım. İçinde Tanrı(ça)lar, Titanlar, ve bunların hikayeleri vardı. Aklıma bir şey gelmişti o anda. Bugün zaten tanrıları anlatacaktım. Birde hikaye güzel olabilirdi. Aramaya başladım. Onca hikaye arasında bir tane bulmuştum. Atina şehri için Athena ve Poseidon'un arasındaki yarış. Güzel bir hikayeydi. Bunu anlatmaya karar vermiştim. Birden zil çalmıştı. 5 dakika sonra öğrenciler sınıfa doğru gelmeye başlamışlardı bile. Yerlerine oturdular sonra. Canım sıkkın durumdaydı. Ben eski bölümümü daha çok seviyordum. "Geçin yerlerinize ve bu durum hakkında soru sormayın. Yeni mitoloji profesörünüzüm." dedim. Herkesin yerlerine geçtiklerini görünce konuşmaya karar verdim. Uzun bir sessizlik olmuştu. "Size bugün yunan mitolojisinden tanrı Zeus'u anlatacağım." dedim. Ve sınıfa bakmaya başladım. Bir çoğu sıkkın vaziyetteydi. "Zeus eski Yunan mitolojisinde tanrıların kralı olarak geçerdi. Ve olimpos dağının tek sahibidir. Gökyüzünün, şimşeğin tanrısıdır. Şimşek ile betimlenir. Bereket ile özdeşleşmiştir, yağmur Poseidon'un aksine ondan beklenir. Zaman Titanı Kronos'un oğludur. Karısı Hera'dır. Simgeleri şimşek, kartal, boğa, meşedir. Ve 2 kardeşi vardır. Bunlar denizlerin ve depremlerin tanrısı Poseidon, öbürüsü ise yer altının ve ölülerin tanrısı Hades'tir." dedim. Hayatını anlatmaya karar vermiştim. "Zeus'un kim olduğunu anlattığıma göre şimdi hayatını da anlatabilirim." dedim ve konuşmaya başladım. Rheia, zeus'u doğurur fakat zeus'un titanlar'a düşman olacağını önceden bilen titanların annesi gaia zeus'u öldürme emrini 2.ci oğlu kronos'a verir. Kronos rheia'ya giderek olayı anlatır ve rheia, zeus'u titanlara vereceğine dair söz verir. Fakat zeus doğduktan sonra bu sözünden vazgeçer ve zeus'u bir kartala emanet eder. Kronos gelince de bebeğe benzeyen bir taş parçasını beze sarıp kronosa uzatır. Kronos taşı farketmeden yutar ve geri gider, fakat gaia olayı öğrenmiştir ve oğlu kronos'u yok eder. Zeus ise bir mağarada büyür yeterli güce ulaşınca annesini ve kardeşleri hades ve poseidon'u esir eden gaia nın elinden kurtarır ve titanlara savaş açar. Titanların ruhlarını yakalayarak onları esir eder fakat en büyük titan olan atlas, bu olayı duyunca hemen savaş bölgesine gider ve tam gaia ve dört kardeşi esir olacakken onları kurtarır. diye hikayemi bitirdim. "Şimdi size Atina kentinin efsanesini anlatacağım. Ödevinizi de verdikten sonra çıkabileceksiniz." bunları söyledikten sonra hikayeye başladım. "Atina şehri yeni kurulmaktadır ve şehrin tanrısı kim olacağı söz konusu olur. Bütün Olimpos tanrıları bir araya gelirler. Bu olay sonuncunda tanrılar arasında bir sürü yarışma yapılır. Bu yarışlardan sonra geriye 2 tanrı(ça) kalır. Bunlar birbirlerine düşman olan Poseidon ve Athena'dır. Yarışmayı yöneten tanrılar son bir yarışma yapmaya karar verirler. Şehre en güzel hediyeyi veren kişi kazanacaktı. Kısaca bu yarışın galibini insanlar verecekti. İlk hediyeyi Poseidon vermeye karar verir. Poseidon'un gönderdiği hediye kimine göre 3'lü yabasını yere vurur ve yerden bir at çıkar. Poseidon insanlara şöyle cevap verir."Bu evcil bir attır, insanı yorulmadan istediği her yere götürür, onun yüklerini taşır." der. Diğer bir hikayeye göre Poseidon gene 3'lü yabasını yere vurur. Yer yarılmaya başlar ve içinden tuzlu su çıkar. Athena'nın hediyesi ise bir fidandır. Athena mızrağını yere vurur ve yerden bir filiz çıkar. Büyümeye başlar ve çok güzel bir zeytin ağacına dönüşür. Athena şunun gibi bir açıklamada bulunur insanlara "Bu da zeytin ağacıdır. Meyvesi olan zeytinin saymakla bitmeyen özellikleri vardır. Zeytini insanlar yiyebilirler, yemeklerine katabilirler. Yağını yapıp, yakarlar, geceleri aydınlatırlar. Yemeklere dökerler, çok güzel lezzetler elde ederler. Aynı zamanda bozulmaz, ve bozulmasını istemedikleri yiyecekleri saklarlar. Ve böyle faydaları daha da sayılabilir." İnsanlar bunu da gördükten sonra Athena'nın hediyesini daha çok beğendiklerine karar verirler ve tanrıçaları olarak onu seçerler. Bu sayede şehrin adını Atina koyarlar. Poseidon ise o kadar sinirlenir, ve kıskanırki yabasını dağa fırlatır. Ve söylediklerine göre o yabanın izi hala orada durmaktadır." dedim ve diyeceklerimi bitirdim. Artık sınıftan çıkabilir ve dersi bitirebilirdim. "Şimdi çocuklar sizden istediğim şey hepiniz bildiğiniz bir tanrının bilgilerini yazacak ve demin anlattığım gibi bir mitolojik hikaye yazacak." dedim ve masama oturdum. Herkes kağıt ve tüylerini çıkarıp yazmaya başladılar. - Spoiler:
İlk yazana +2 puan.
En son Adam Patrick tarafından Paz Tem. 17, 2011 6:07 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Clary Bernstein
RP Yaşı : 16 Mesaj Sayısı : 1650 Gerçek Adı : Derya Yaş : 28
| Konu: Geri: Tüm sınıfların I. Mitoloji dersi Salı Tem. 12, 2011 10:35 pm | |
| Hızlı adımlarla Mitoloji Dersliği'ne doğru gidiyordum. Biraz geç kalmıştım. Sınıfa girdiğimde Profesör Patrick'i görünce fazlasıyla şaşırmıştım. Bu adam ne kadar çok ders değiştiriyordu. Daha bir kaç hafta öncesine kadar Tılsım dersine giriyordu. Kendime bir yer bulup oturdum. Çok geçmeden sınıf dolmaya başlamıştı. "Geçin yerlerinize ve bu durum hakkında soru sormayın. Yeni mitoloji profesörünüzüm." Canının sıkkın olduğu ses tonundan anlaşılıyordu. Belli ki bu derse isteyerek gelmemişti. Her neyse. Uzun bir sessizliğin ardından tekrar konuşmaya başladı. "Size bugün yunan mitolojisinden tanrı Zeus'u anlatacağım." Heyecanla profesörü dinlemeye başladım. Mitoloji her zaman ilgimi çeken bir konu olmuştu; fakat anlaşılan bütün sınıf bu konuda benimle hemfikir değildi. "Zeus eski Yunan mitolojisinde tanrıların kralı olarak geçerdi. Ve olimpos dağının tek sahibidir. Gökyüzünün, şimşeğin tanrısıdır. Şimşek ile betimlenir. Bereket ile özdeşleşmiştir, yağmur Poseidon'un aksine ondan beklenir. Zaman Titanı Kronos'un oğludur. Karısı Hera'dır. Simgeleri şimşek, kartal, boğa, meşedir. Ve 2 kardeşi vardır. Bunlar denizlerin ve depremlerin tanrısı Poseidon, öbürüsü ise yer altının ve ölülerin tanrısı Hades'tir." Bunların çoğunu önceden biliyordum. Dediğim gibi bu konular ilgimi çektiği için araştırmalar yaparım. Profesör konuyu analtmaya devam ediyordu. "Zeus'un kim olduğunu anlattığıma göre şimdi hayatını da anlatabilirim. Rheia, zeus'u doğurur fakat zeus'un titanlar'a düşman olacağını önceden bilen titanların annesi gaia zeus'u öldürme emrini 2.ci oğlu kronos'a verir. Kronos rheia'ya giderek olayı anlatır ve rheia, zeus'u titanlara vereceğine dair söz verir. Fakat zeus doğduktan sonra bu sözünden vazgeçer ve zeus'u bir kartala emanet eder. Kronos gelince de bebeğe benzeyen bir taş parçasını beze sarıp kronosa uzatır. Kronos taşı farketmeden yutar ve geri gider, fakat gaia olayı öğrenmiştir ve oğlu kronos'u yok eder. Zeus ise bir mağarada büyür yeterli güce ulaşınca annesini ve kardeşleri hades ve poseidon'u esir eden gaia nın elinden kurtarır ve titanlara savaş açar. Titanların ruhlarını yakalayarak onları esir eder fakat en büyük titan olan atlas, bu olayı duyunca hemen savaş bölgesine gider ve tam gaia ve dört kardeşi esir olacakken onları kurtarır."Oldukça uzun bir konuşma olmuştu. İyi ki daha önceden bunları biliyordum. Yoksa hiç bir şey anlamazdım. Profesör bu hikayenin ardından Atina kentinin efsanesine geçti. "Atina şehri yeni kurulmaktadır ve şehrin tanrısı kim olacağı söz konusu olur. Bütün Olimpos tanrıları bir araya gelirler. Bu olay sonuncunda tanrılar arasında bir sürü yarışma yapılır. Bu yarışlardan sonra geriye 2 tanrı(ça) kalır. Bunlar birbirlerine düşman olan Poseidon ve Athena'dır. Yarışmayı yöneten tanrılar son bir yarışma yapmaya karar verirler. Şehre en güzel hediyeyi veren kişi kazanacaktı. Kısaca bu yarışın galibini insanlar verecekti. İlk hediyeyi Poseidon vermeye karar verir. Poseidon'un gönderdiği hediye kimine göre 3'lü yabasını yere vurur ve yerden bir at çıkar. Poseidon insanlara şöyle cevap verir."Bu evcil bir attır, insanı yorulmadan istediği her yere götürür, onun yüklerini taşır." der. Diğer bir hikayeye göre Poseidon gene 3'lü yabasını yere vurur. Yer yarılmaya başlar ve içinden tuzlu su çıkar. Athena'nın hediyesi ise bir fidandır. Athena mızrağını yere vurur ve yerden bir filiz çıkar. Büyümeye başlar ve çok güzel bir zeytin ağacına dönüşür. Athena şunun gibi bir açıklamada bulunur insanlara "Bu da zeytin ağacıdır. Meyvesi olan zeytinin saymakla bitmeyen özellikleri vardır. Zeytini insanlar yiyebilirler, yemeklerine katabilirler. Yağını yapıp, yakarlar, geceleri aydınlatırlar. Yemeklere dökerler, çok güzel lezzetler elde ederler. Aynı zamanda bozulmaz, ve bozulmasını istemedikleri yiyecekleri saklarlar. Ve böyle faydaları daha da sayılabilir." İnsanlar bunu da gördükten sonra Athena'nın hediyesini daha çok beğendiklerine karar verirler ve tanrıçaları olarak onu seçerler. Bu sayede şehrin adını Atina koyarlar. Poseidon ise o kadar sinirlenir, ve kıskanırki yabasını dağa fırlatır. Ve söylediklerine göre o yabanın izi hala orada durmaktadır." Başım dönmeye başlamıştı. Biraz daha yavaş anlatsa hiç fena olmazdı doğrusu. Bu konu hakkında fikri olmayanlar harıl harıl yazmaya çalışıyorlardı. Profesör bize ödevimizi verdikten sonra masasına oturdu. Bende bir parça parşömen ile tüy kalemimi çıkarıp yazmaya başladım. - Ödevim:
Poseidon hakkında: Tanrılar savaşının bitmesinden sonra evrenin paylaştırılması sonuçunda Poseidon'a okyanusların ve denizlerin egemenliği verilir. Yunanca bir sözcük olmayan Poseidon, Poti-dan'dan türerne bu ad, Hint-Avrupa dillerinde ki biçimiyle karşılaştırıldığında "denizin efendisi" anlamına gelir. Mitolojide Poseidon Kronos ve Rheia'nin oğludur. Kronos öbür çocukları gibi Poseidon'u doğar doğmaz yutar. Daha sonra Zeus, anası Rheia'nın yardımıyla Kronos'u kaçırıp Poseidon ve diğer kardeşlerini kusturur. Denizlerin egemenliği verilen Poseidon Okeonus'un torunu Amphitrite ile evlenir ve Triton'u üretir. Karısı Amphitrite ile denizin altındakı sarayda oturur. Zeus kılığında betimlenen Poseidon'da Zeus'un ağırlığı ve sessizliği yoktur. Destanlarda Poseidon'a verilen sıfat yeri sarsan, titreten anlamına gelen "Enosigaios'tur. Güçlü bir tanrı olan Poseidon elinde tuttugu üç çatallı mızrakla yalnız denizi değil çepeçevre sardığı topraklarıda sarsar. Troya Savasi'nda keyfi davranışlar gösterir. Bazen Akhaltları bazen Troyalıları tutar, birçok kentin koruyucusu olmak için diğer tanrılarla girdiği yarışmalarda çoğunlukla yenilir. Poseidon köken olarak ele alındığında; III. binin başlarında Girit'te bir deniz tanrısının varlığının ortaya çıktığı görülür. Linear B yazıtlarında bu tanrının adı Posi-do-e-ya olarak geçer. Tanrının kökeninin bu döneme kadar indiği işlevinin değişmediği ve bir deniz tanrısı olduğu görülür.
Medusa Efsanesi: Medusa, yaşamına çok güzel bir genç kız olarak başlamıştır. O kadar güzeldir ki tanrıçaların kıskançlığını üzerinde toplamış, tanrıları da peşinde koşturmuştur. Tanrıça Athena ( Zeus’un en çok sevdiği kızı) onu çok kıskanmaktadır özellikle. Denizlerin tanrısı Poseidon ise Medusa’ya hayrandır. Başı öylesine dönmüştür ki bir gün Athena’nın tapınağında Medusa’ya zorla sahip olur. Bu durumu kendisi için aşağılayıcı bulan Athena, Medusa’yı gorgon yaparak cezalandırır. Çok çirkinleşmiş, saçları yılana dönüşmüştür, yüzüne bakanlar taş kesilmektedir. Medusa insan olduğu için ölümlüdür. Gorgon yapma cezasını az bulur Athena ve Perseus’la iş birliği yaparak Medusa’nın başını kestirir. Başı kesildiği anda Medusa’nın Poseidon’dan olma çocukları Pegasus ve Chrysar gövdesinden dışarı fırlarlar. Medusa’dan sıçrayan kan damlaları Libya çöllerine düşer ve birer yılana dönüşürler. Perseus, Medusa’nın kesik kafasını alır gider. Athena ise Medusa’nın derisini yüzüp Aegis’in markası yapar. İki damla kanını kral Erichthonius’a hediye eder. Bu iki damla kandan biri öldürücü zehirdir,diğeri ise panzehirdir, tüm hastalıklara deva olmaktadır.
Yazdıklarımı profesöre teslim ettim ve eşyalarımı toplayıp sınıftan çıktım. Yorucu bir ders olmuştu; ama yine de keyifliydi. |
| | | Noeru Ninagawa
RP Yaşı : 15. Mesaj Sayısı : 124 Gerçek Adı : Aylin. Yaş : 28
| Konu: Geri: Tüm sınıfların I. Mitoloji dersi Çarş. Tem. 13, 2011 11:31 pm | |
| Bugün fazla uyuyamamıştım. Oda arkadaşlarım tarasından sürekli dürtülerek zorla uyandırılmıştım. Okulun içinde hayalet gibi geziniyordum. Normalde oldukça düz olan saçlarım elektriklenmişti ve dağılmıştı. Bir yandan iç geçirdim bir yandan da küfrettim sessizce. İlk dersin ne olduğunu bile bilmiyordum. Zil çalarken programıma baktım, çekinmeden seslice küfrettim bu sefer. Beşinci kata çıkmam gerekecekti. Uyuşuk tavırlarımdan kurtulup koşarak çıkmaya başladım. Beşinci kattayken son basamağa takılarak –ya da basamak bana çelme takmıştı- düştüm. Birkaç küfür daha sıralayarak kalktım ve koşmaya devam ettim. Soluk soluğa sınıfa girdiğimde sınıf çoktan dolmuştu. Gözümü öğrencilerden profesöre kaldırdığımda başım da anlamaz bir biçimde sağa yattı. Ağzım yarı açık bakıyordum adama. Bize tılsım okutan değil miydi o, bu adam kaç derse giriyordu? Şaşkın bakışlarla boş bir sıraya doğru sürüklerdim kendimi. Kendimi sıraya bırakıverdim ve derin bir nefes aldım. Ben de oturduğuma göre sınıf dolmuştu, ders başlayabilirdi. "Geçin yerlerinize ve bu durum hakkında soru sormayın. Yeni mitoloji profesörünüzüm." Oldukça neşesiz ve sıkkın bir havası vardı. Oysa tılsım dersinden büyüleri anlatmak için can atıyora benziyordu. Galiba istemsiz olarak giriyordu bu derse, onun için üzülmüştüm. "Size bugün yunan mitolojisinden tanrı Zeus'u anlatacağım." Profesörün sesi anlamlı sessizliği böldü. Mitoloji, özellikle de Antik Yunan Mitolojisi ilgimi çeken bir konuydu. Efsaneleri dinlemek, tanrılar hakkında yeni bilgiler edinmek çok hoşuma gidiyordu. "Zeus eski Yunan mitolojisinde tanrıların kralı olarak geçerdi. Ve olimpos dağının tek sahibidir. Gökyüzünün, şimşeğin tanrısıdır. Şimşek ile betimlenir. Bereket ile özdeşleşmiştir, yağmur Poseidon'un aksine ondan beklenir. Zaman Titanı Kronos'un oğludur. Karısı Hera'dır. Simgeleri şimşek, kartal, boğa, meşedir. Ve 2 kardeşi vardır. Bunlar denizlerin ve depremlerin tanrısı Poseidon, öbürüsü ise yer altının ve ölülerin tanrısı Hades'tir." Tanrıların ailesel ilişkileri… Onların bir aile kurabilmeleri bana hep ilginç gelmiştir. Kim kimin kardeşi, kimler düşman, kimler aşık? Mitolojide ilgimi çeken bir konuydu anlayacağınız ilişkiler. Bu konuda araştırmayı da seviyordum. Japon mitolojisi kadar iyi bilmesem de iyi bildiğim bir konuydu Antik Yunan. Bu yüzden bilgilerimi tekrar ediyordu şimdilik profesör. "Zeus'un kim olduğunu anlattığıma göre şimdi hayatını da anlatabilirim. Rheia, zeus'u doğurur fakat zeus'un titanlar'a düşman olacağını önceden bilen titanların annesi gaia zeus'u öldürme emrini 2.ci oğlu kronos'a verir. Kronos rheia'ya giderek olayı anlatır ve rheia, zeus'u titanlara vereceğine dair söz verir. Fakat zeus doğduktan sonra bu sözünden vazgeçer ve zeus'u bir kartala emanet eder. Kronos gelince de bebeğe benzeyen bir taş parçasını beze sarıp kronosa uzatır. Kronos taşı farketmeden yutar ve geri gider, fakat gaia olayı öğrenmiştir ve oğlu kronos'u yok eder. Zeus ise bir mağarada büyür yeterli güce ulaşınca annesini ve kardeşleri hades ve poseidon'u esir eden gaia nın elinden kurtarır ve titanlara savaş açar. Titanların ruhlarını yakalayarak onları esir eder fakat en büyük titan olan atlas, bu olayı duyunca hemen savaş bölgesine gider ve tam gaia ve dört kardeşi esir olacakken onları kurtarır." Bir anlığına aklım karışmıştı bildiğim halde. Bu konuları ilk defa duyanlar için üzülmemek elde değildi. Beni en çok zorlayan isimleri aklımda tutabilmekti, İngilizcem bile hâlâ çok iyi değildi, telaffuz sorunlarım devam ediyordu. Bazen toplum içinde dalga konusu olabiliyordu yanlışlıklarım, lafların altındaki çoğu manayı algılayamıyor her şeyi düz anlıyordum. Bunlar da beni utandırıyordu çoğu zaman. Ardından profesör efsane anlatmaya başladı. Şahsen efsaneleri akılda tutmak daha kolaydı, çünkü akıcı bir anlatımları vardı, sizi sürükleyip götürüyordu. Dinleyeceğim efsaneye iyice odaklanarak olanları gözümde canlandırmaya başladım, Merlin’in asasına şükür profesörün sesi oldukça hoş bir tınıdaydı. "Atina şehri yeni kurulmaktadır ve şehrin tanrısı kim olacağı söz konusu olur. Bütün Olimpos tanrıları bir araya gelirler. Bu olay sonuncunda tanrılar arasında bir sürü yarışma yapılır. Bu yarışlardan sonra geriye 2 tanrı(ça) kalır. Bunlar birbirlerine düşman olan Poseidon ve Athena'dır. Yarışmayı yöneten tanrılar son bir yarışma yapmaya karar verirler. Şehre en güzel hediyeyi veren kişi kazanacaktı. Kısaca bu yarışın galibini insanlar verecekti. İlk hediyeyi Poseidon vermeye karar verir. Poseidon'un gönderdiği hediye kimine göre 3'lü yabasını yere vurur ve yerden bir at çıkar. Poseidon insanlara şöyle cevap verir."Bu evcil bir attır, insanı yorulmadan istediği her yere götürür, onun yüklerini taşır." der. Diğer bir hikayeye göre Poseidon gene 3'lü yabasını yere vurur. Yer yarılmaya başlar ve içinden tuzlu su çıkar. Athena'nın hediyesi ise bir fidandır. Athena mızrağını yere vurur ve yerden bir filiz çıkar. Büyümeye başlar ve çok güzel bir zeytin ağacına dönüşür. Athena şunun gibi bir açıklamada bulunur insanlara "Bu da zeytin ağacıdır. Meyvesi olan zeytinin saymakla bitmeyen özellikleri vardır. Zeytini insanlar yiyebilirler, yemeklerine katabilirler. Yağını yapıp, yakarlar, geceleri aydınlatırlar. Yemeklere dökerler, çok güzel lezzetler elde ederler. Aynı zamanda bozulmaz, ve bozulmasını istemedikleri yiyecekleri saklarlar. Ve böyle faydaları daha da sayılabilir." İnsanlar bunu da gördükten sonra Athena'nın hediyesini daha çok beğendiklerine karar verirler ve tanrıçaları olarak onu seçerler. Bu sayede şehrin adını Atina koyarlar. Poseidon ise o kadar sinirlenir, ve kıskanırki yabasını dağa fırlatır. Ve söylediklerine göre o yabanın izi hala orada durmaktadır."Hikayeden oldukça etkilenmiştim. Athena’nın zeka tanrıçası olduğunu biliyordum, onu ne kadar güzel kullandığına bir kere daha hayran olmuştum. Zeki kimseler bende her zaman bir iz bırakmıştır, sonuçta ben bir Ravenclaw’ım. Diğerleri durmaksızın bir şeyler yazarken kendimi boş boş bakındığım yüzünden rahatsız hissetmiştim. Yavaş hareketlerle bir parşömen ve tüy kalemi bulup çıkardım dağınık çantamdan. Parşömenin kenarındaki mürekkep lekesine aldırmaksızın yazmaya başladım. - Spoiler:
Ödev. Artemis hakkında: Artemis, Yunan mitolojisine göre Leto ile Zeus kızı, Apollon'un kız kardeşidir. Doğum yerinin Efes olduğu kabul edilir. Adı, Apollon'un adı gibi Yunanca değildir. Dokunulmamış, bozulmamış anlamına gelen 'artemes' sıfatından türetilmiş olasılığı görülür. Kardeşinden bir gün önce doğup Apollon’un doğumu sırasında annesine yardım etmiştir. Annesinin çektiği acıyı gören Artemis evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiştir. Yunan mitolojisinde ikiz kardeşi Apollon güneşle, Artemis'de ayla bağlantılıdır. Artemis, güzel, endamlı, ciddi yüzlü, tanrısal bir bakiredir. Erkekler Artemis’ten oldukça etkilenmektedir çünkü Artemis hayvanları ve doğayı çok sevmektedir. Fakat hiçbir erkek asla Artemis yaklaşamamaktadır. Artemis kendine yaklaşan erkekleri genellikle ya bir çeşit geyiğe ya da tavşana çevirerek onları cezalandırmıştır. Artemis ok, yay ve arabayla yakından ilgilidir. Onun için "hedefi vuran", "gümüş yaylı" sıfatları da kullanılmıştır. Yayını sadece avlanmak için değil kardeşi Apollon gibi insanları cezalandırmak ve öldürmek için de kullanır. Çocuk doğururken ölen kadınlardan da Artemis sorumludur. Bazı efsanelerde Artemis doğa güçlerini ve özellikle hayvanları elinde tutan Potnia Theron olarak gösterilir. Bazı destanlarda avcılık ve bakire nitelikleri de yer almaktadır. Artemis, kişiliğinde dişiliğinin 3 aşamasını; yani kızlık, kadınlık ve analık aşamalarını birleştirir.
Orion Efsanesi: Artemis günün birinde uzun boylu iri yapılı fakat çok yakışıklı bir avcı olan Orion'u görerek ona aşık oldu. Öyle ki bir zamanlar kendi kendine aldığı evlenmeme kararını bile unutup bu yakışıklı avcı ile evlenmek istedi. Fakat Apollon kız kardeşinin bu dev cüsseli mahlukla evlenmesini uygun bulmuyordu. Kız kardeşini vazgeçirmek için çok uğraştı ancak Artemis onu dinlemedi. Kardeşinin Orion'a duyduğu sevginin ne kadar büyük olduğunu görünce de bunu kıskanmaya başladı. Ne söylerse söylesin kardeşi Artemis'i vazgeçiremeyeceğini anlayınca hileye başvurarak Orion'u ortadan kaldırmaya karar verdi. Bir gün Orion denize girmiş yüzüyordu. Kıyıdan o kadar uzaklaşmıştı ki, başı kara küçük bir nokta gibi görünüyordu. Apollon kız kardeşini yanına çağırdı, uzaktan görünen kara noktayı ona göstererek "Oraya kadar okunu gönderebilir misin?" dedi. Artemis heyecanla yayını hazırlarken o kara noktanın sevdiği erkeğin kafası olabileceğinin nerden bilecekti ki? Yayını çekti ve ok fırladı. Çok iyi nişancı olan Artemis'in oku tam hedefi vurmuştu ve Artemis bilmeden sevdiği erkeği başından vurmuştu. Bu ölüm onu çok üzdü günlerce bulutların ardına gizlendi gök yüzünde dolaşmaz geceleri yeryüzünü aydınlatmaz oldu. Aşkını unutamamış, kendine gelememiş. Bakmış ki aşk acısı geçmiyor, babası Zeus’a yalvarmış, sevdiğini her gün göreceği bir şey yapmasını istemiş. Babası da kızın acısına saygı gösterip Orion’u gökte bir takımyıldız şekline dönüştürmüş.
Derin bir nefes alarak tüy kalemi hızla sıraya bıraktım. Yazdıklarıma göz gezdirince bu kadar uykulu olmama rağmen bütün bunları yazabilmeme şaşırmıştım. Parşömenimi alıp ayaklarımı sürüye sürüye profesörün masasına gittim de parşömeni özenle diğer parşömenin üzerine bırakıp sırama döndüm, biraz da acele ederek eşyalarımı çantama tıkıştırıp sınıftan ayrıldım. |
| | | | Tüm sınıfların I. Mitoloji dersi | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |