- İstersen bir gün boyunca düşün ama yine de bekleyeceğim

Böylesine bir durumda bile romantik olmayı becerebiliyordu... Yatak odasına koştum ve dolabı açtım. Ne giysem?

- Salonda olacağım hayatım.

- Hemen geliyoruuum, dedim ve kot pantolonumu çıkartıp giydim. Evet, bu hallolmuştu. Şimdi... Üzerime beyaz üzeri mavi çizgili dar gömleğimi giydim ve Salon'a indim. Televizyonun karşına kurulmuş beni bekliyordu.

Yanına gittim ve tam televizyonun önüne geçip: "Sence nasılım? Sanki biraz abartı oldu, veya uyumsuz... Ya da çirkin de ola..."

- Hemen geliyoruuum diye bağırdı yatak odasından.

Koltuğa yayılmıştım. Önüme her gelen kanala bir göz atıyor ardından da başka bir kanala geçiyordum. O sırada Amié televizyonun önüne geçti ve:

"Sence nasılım? Sanki biraz abartı oldu, veya uyumsuz... Ya da çirkin de ola..."

Gülümsedim.

- Bebeğim çuval giysen sana yakışır dedim ve ayağa kalkarak Amié'nin yanına gittim. Ellerimi beline doladım ve:

- Seksi görünüyorsun! dedim ve yanağına bir öpücük kondurdum.

- Hazırsan çıkalım mı aşkım? dedim ve gülümsedim.

- Bebeğim çuval giysen sana yakışır

Ellerinin sıcaklığını hissedebiliyordum. Belimden tüm vücuduma yayılan sıcaklık sayesinde bunalmıştım.

- Hazırsan çıkalım mı aşkım? dedi gülümseyerek.

Gülümsemesi tıpkı bir güneş gibiydi. İçimi ısıtan ve her saniye özlediğim. Sanki o olmazsa, yaşayamayacak, nefes alamayacaktım. Elimi ona uzattım ve ellerini tuttum. Bir daha asla bırakmamak üzere...

- Hazırım hayatım. Ama ben korkuyorum biraz. Daha gitmeden, korkudan öleceğim galiba dedim ve güldüm.

Elimden tuttu ve:

- Hazırım hayatım. Ama ben korkuyorum biraz. Daha gitmeden, korkudan öleceğim galiba

Kahkaha attım kısacık.

- Bebeğim biz Sihirli Dünya'nın üyesiyiz. Bir tehlike olsa kaçarız. Tamam? dedim ve gülümsedim.

Dank!

- Ölmek mi? Ölemezsin. Sana ihtiyacım var dedim ve gözlerime hüzünü yüzüme gülümsemeyi yerleştirdim.

- Korkacak bişi yok bebeğim dedim ve odadan çıktık.

Bakıcımızda gelmişti nasılsa. Rose ile ilgilenecekti.

- Bebeğim biz Sihirli Dünya'nın üyesiyiz. Bir tehlike olsa kaçarız. Tamam? dedi ve sustu. Bir ilginçlik var bu işte diye düşünürken:

- Ölmek mi? Ölemezsin. Sana ihtiyacım var

Yüzünde o tatlı bakışları vardı.

Gözlerine sonbahar gelmişti...

- Korkacak bişi yok bebeğim dedi.

Rose'un dadısı gelmişti. O kızı pek sevmiyordum. Sanki Rose'u yeterince sevmiyordu. Daha çok, parası için bu işteydi.

- Sen yanımdayken zaten korkmam.

Cisimlenmek yerine arabayla gitmeyi tercih etmiştik ama hangi arabayla? Ben sürsem süper olur... Arabamın anahtarlarını aldım ve:

- Ben şöförünüz olarak kabul edebilecek misiniz Bakan bey? dedim ve yüzümü ona iyice yaklaştırdım.

- Sen yanımdayken zaten korkmam.

- Korkmanı beklemiyorum zaten...

Arabasının anahtarını aldı ve:

- Ben şöförünüz olarak kabul edebilecek misiniz Bakan bey?

Çok yakındık. Çilek kokusu beni gerçekten de baştan çıkartanlardan biriydi. Kendimi kaybetmekten çok onu kaybetmekten korkuyordum.

- Şöförüm sen olacağına göre hayır deme lüksüne sahip değilim dedim ve onun dudaklarında buluverdim kendimi.

Spoiler:

- Şöförüm sen olacağına göre hayır deme lüksüne sahip değilim dedi ve aramızdaki mesafeyi kapattı.

Ellerimi dudaklarına götürdüm ve sessizce "Şimdi değil. Sabır" dedim gülümseyerek.

Evimizin garaj kısmına geldiğimizde kendimi gülümsemekten alıkoyamadım. Şu hayatta iki tane tutkum varsa biri kesinlikle arabalardır. Yaklaşık beş tane arabamız vardı ve benim en sevdiğim arabam tabii ki de Kırmızı Porsche'mdi.

Arabanın şöför koltuğuna kuruldum ve arabayı garajdan çıkardım. Daha sonra, Porsche'un hakkını vermek için gaza bastım.

- Hız iyidir, dedim gülerek.

O narin parmaklarını dudaklarıma değdirdi ve:

"Şimdi değil. Sabır"


Hadi ama! Sadece tek bir öpücük.

Garaja girdi ve arabasıyla dışarıya çıktı. Araba tutkusu inanılmazdı. Bir bayana göre her şeyi biliyordu. Arabanın içinde çok güzel ve seksi gözüküyordu. Özellikle kırmzı kendisini tamamlıyordu. Amié'nin yanına oturdum ve ona bakmaya başladım. Araba kullanmayı seviyordu. Hayır,hayır! Bayılıyordu...

- Hız iyidir.

Hız tutkunu olduğum bilmeli...

- Hızdan daha iyileri var bebeğim dedim ve gülümsedim.

- İstikametimiz neresi?

Araba yarışı mı yapsaydık ne? Daha neler....

- Hızdan daha iyileri var bebeğim. İstikametimiz neresi? dedi o muhteşem gülümsemesi eşliğinde.

Denizkıyısına gelmiştik. Arabayı durdurdum ve John'a doğru dönerek ona bakmaya başladım. Rüzgar saçlarını geriye savuruyordu ve bu onu çok daha kusursuz gösteriyordu...

Biraz aksiyon lazımdı ama ne? John'la geçireceğim unutulmaz günler listesine girebilecek bir gün daha ama nasıl bir gün?

- Hayatım, benim canım sıkıldı... dedim ve omzuna yaslandım.

Deniz kıyısına gelmiştik ve manzaraya karşı durmuştuk.

- Hayatım, benim canım sıkıldı...

İşte şimdi iyiydi..

- Yarışa var mısınız Ms. Dillinger? dedim ve gülümsedim.

Arabadan hızla indim ve Amié baktım.

- Arabamı alayım mı?

- Yarışa var mısınız Ms. Dillinger? dedi. Gözleri adeta parıldıyordu. Aynı anda ben de gülümsemeye başlamıştım.

Hızla arabadan indi, ne olduğumu şaşırmıştım.

- Arabamı alayım mı?

- Sizi bekliyorum.. Yenmek için. dedim gülerek.

Spoiler:

- Sizi bekliyorum.. Yenmek için.

Gülümsedim. Yense bile yenmesi için ben izin vermiş olacaktım.

Eve cisimlendim ve garaja girip arabama atladım. Rock tarzı bir müzik ve tam gaz ileri... Amié'nin yanına park ettim ve:

- Hazır mısınız bayan? dedim ve gülümsedim.

John evimize cisimlendiğinde arkama yaslandım ve müzik çaları açtım. Kendimi müziğin ritmine kaptırmıştım ki, John'un arabasının homurtuyu andıran sesiyle rahatım bozuldu.

- Hazır mısınız bayan?

Beyaz arabası onu tamamlıyordu adeta. Güneş gözlüklerimi taktım ve motoru çalıştırdım.

- Her zaman dedim ve göz kırptım.

Başlarda John'un arabası öndeydi. Doğal olarak benimkinden hızlıydı. Çünkü, o arabaya bir servet yatırmıştık. Sinirlendim ve gazı kökledim. Arabanın motoru adeta ciyaklıyordu. Yine de yenilgiyi kabul edemezdim. Çetin bir dönemeçten geçerken araba aşırı hızlı olduğu için kontrolü kaybettim ve yoldan çıktım. Araba taklalar atıyordu ve...

- Her zaman

Yarışa başlamıştık. Gereçekten de bir bayana göre gayet iyi yarışıyordu. Baş başaydık. Bir ara geriye doğru gitsem de vites atarak hızlanıyordum. Zaten bu arabanın yenilme şansı yoktu. Servet yatırmıştım arabaya. Bir ara Amié arkada kalmıştı. Dikiz aynasından baktığımda iyi görünüyordu. Biraz yavaşlamıştım. Daha sonra bir daha aynadan baktığımda arabasının kontrolünü kaybettiğini ve taklalar attığını gördüm. Arabayı aniden durdum ve hızla arabadan indim. Koşarak arabasının yanına gittim. Arabanın içinden onu çıkardım. Etrafıma bakındım ve St. Mungo'ya cisimlendim ikimizi.

Hepsi benim suçumdu. Onu buna ben teşvik etmiştim.